Birisi laboratuvarın orada olduğunu biliyordu ve Biri de rüşvet almıştı. | Open Subtitles | أحدهم يعرف أن المختبر كان هناك، وأحدهم صرف النظر عن هذا. |
Artık beraber oturmuyorlar, parçalandılar... ve Birisi diğeri hakkında birşey bilmez. | Open Subtitles | لم يعودوا يجلسون بمكان دائري بل بانعزال وأحدهم لا يعلم شيئا عن الآخر |
O tuzağı Birisi kurdu. O tekneyi Birisi patlattı. | Open Subtitles | أحدهم جهز ذلك الفخ وأحدهم لغم ذلك القارب |
Sonra bir ağaçta Biri diğerine elini uzatıyor. | TED | وانتهى بهما الأمر في شجرة، وأحدهم يمد يده للآخر. |
Sadece iki silahımız var, ve bence Bir tanesi sizde kalsa daha iyi olur. | Open Subtitles | ..معنا مسدسان فقط وأحدهم يجب أن يبقى معكم |
Sen hele bir şuradan çekil de, birileri "sahne" diye seslensin. | Open Subtitles | ،فقط أبعد نفسك عن طريقي وأحدهم يعطي شارة البداية |
Birisi de sigarasını koymuş ve en iyi sehpalarımdan birini yakmış. | Open Subtitles | وأحدهم ألقى بالسيجارة وأحرق أحد أفضل قطع الأثاث |
Bağırmaya başladı ve sonra Birisi "çıkın buradan,çıkın buradan" dedi! | Open Subtitles | :بدأ يصرخ وأحدهم يقول أخرج من هنا،أخرج من هنا |
Birisi bir ut ile ortaçağdan kalma şarkıları çalıyor. | Open Subtitles | وأحدهم يعزف على الناي وبعض الاغاني من العصور الوسطى |
Şu şifacı var ya, Birisi onu öldürmek istiyor. Çünkü? | Open Subtitles | هنالك تلك المعالِجة بالإيمان وأحدهم يريد قتلها |
Bir araç gördüm, içinde Birisi var. Dinleme ekipmanları varmış gibi görünüyor. | Open Subtitles | لقد رأيت شاحنة، وأحدهم داخلها يبدو أنه لديهم أدوات مراقبة |
Evlatlık ajansından Birisi görevli memurlardan birinin bebeğin gözetimini aldığını söyledi. | Open Subtitles | وأحدهم يعمل في مكتب التبنّي قال أنّ أحد ضبّاط الاستجواب تبنّى الطّفل. |
iki patronum var ve Birisi karısına ayrıldığını söylemedi . | Open Subtitles | لدي مديران وأحدهم لم يخبر زوجته أنه مُجاز. |
Onların beşi senin çocuğun, Gloria. Onlardan Biri de senin kocan. | Open Subtitles | حوالي خمسة منهم أولادك يا غلوريا وأحدهم زوجك |
Biri fakir sayılır bu yüzden bir şeyler satarak okul masrafını karşılıyor | Open Subtitles | وأحدهم كان فقير نوعاً ما، لذلك فهو يشق طريقه من خلال بيع الأدوات المدرسية. |
Bizim yemeklerimiz iğrenç domuz yemi değill! Yiyemeyen beş arkadaşım daha var ki Biri kitap yiyebiliyor. | Open Subtitles | أصدقائي الخمسة لم يستطيعون أن يأكلوه وأحدهم يأكل الكتب |
Ama senin arkadaslarin var Ve Bir tanesi sana bir sey demek istiyor. | Open Subtitles | لكن لديك أصدقاء وأحدهم يريد أن يقول لك شيئاً |
Başka kemirgenlerin daha aktif savunmaları vardır ve Bir tanesi gerçekten çok tehlikelidir. | Open Subtitles | هناك قـوارض أخرى تتخذ خطوات أكثر نشاطاً للدفاع عن أنفسهم وأحدهم خطير بشكل إيجابى |
Bir tanesi toprağın altında o kadar kalmış ki artık dağılmaya başlamış. Onu ancak parçalar halinde çıkarabildim. | Open Subtitles | وأحدهم كان تحت الأرض لفترةٍ طويلة لدرجة أنّه بدأ بالتداعي، سحبتُه إرباً إرباً |
Büyük ihtimalle burada atış talimi yapıyorlardı ve birileri onları görmüş olmalı. | Open Subtitles | لابد أنهم كانوا يتدربوا على أصابة الأهداف هنا وأحدهم ربما أوقفهم ربما حارس الغابة |
Bir rahip ve bir haham bir bara girmişler, birinin papağanı varmış. | Open Subtitles | كاهن وراب يدخلان الحانة وأحدهم لديه توكي |