Daha önce aradım ve ziyaret odasının 3'te kapandığını söylediler. | Open Subtitles | اتصلت سابقاً، وأخبروني بأنّ وقت الزيارة ينتهي عند الساعة 3 |
Teşekkür ettiler ve bağlantı kuracaklarını söylediler. Yani iyi gitti. | Open Subtitles | لقد شكروني وأخبروني بأنهم سيكونون علي إتصال لقد كانت جيدة |
Bir kaç gün sonra bana gelerek işi beceremediğimi söylediler. | Open Subtitles | ظهروا بعد بضعة أيام وأخبروني بأنّه لا يمكنني أخذ السيّارة |
ve bana, McGowan ile ropörtaj yapmaya kalkışırsam ziyaretin biteceğini söylediler. | TED | وأخبروني أنه إذا حاولت القيام بمقابلة صحفية مع ماكغوان، سيقع إنهاء الزيارة. |
Kimse için çalışmıyorum. Sınırı birkaç gün önce geçtim, burada çalışacağım söylendi. | Open Subtitles | لا أعمل لأحد، لقد عبرت الحدود قبل أيام وأخبروني أن هنالك عملاً |
Spor salonuna gittim, orada başına geleni anlattılar. | Open Subtitles | ذهبت إلى صالتك الرياضيّة وأخبروني بما حصل |
Onlar ise gözlerimin içine bakıp şirketi parçalamak istediklerini söylediler. | Open Subtitles | وهم نظروا إلى بالعين .وأخبروني بأنهم يرغبون بأن يمزقوناه إرباً |
Bu yüzden mi ofisten arayıp, emziğini orada unuttuğunu söylediler? | Open Subtitles | ألهذا اتصل المكتب وأخبروني بأنّك قد نسيت مصاصتها هناك ؟ |
Yakın bir zamanda Etiyopyalı bir grup eylemciyle tanıştım ve onlar bana birçok kez duyduğum şeyleri söylediler. | TED | التقيت مؤخرًا بمجموعة من النشطاء الأثيوبيين، وأخبروني عن شيء لطالما سمعتُ عنه. |
Sonrasında çocuğumu araca tıktılar ve bana da bitlendiğini söylediler. | Open Subtitles | وبعدها رأيت ولدي يرتدي خيشة وأخبروني أن لديه قملاً |
İnsanları korumaktan bahsettiler. Bana gitmemi söylediler. | Open Subtitles | تحدثوا بشأن حماية الناس وأخبروني بأن أغادر |
Adamlarla konuştum ve bana memnun olmadıkları şeyleri söylediler. | Open Subtitles | تحدثت مع الرجال وأخبروني بأشياء ليسوا سعيدين بها |
Önlem almazsam sigortamın karşılamayacağını söylediler. | Open Subtitles | وأخبروني أن تأمينهم الصحي لن يسري مفعوله لدي الا اذا لبست الغطاء الوقائي |
Ofisini aradım Washington'da olduğunu söylediler. | Open Subtitles | لا, فقد اتصلت بمكتبه وأخبروني أنه كان بواشنطن. |
Onlara bir polisle beraber olduğumuzu söyledim ve onlar kontrol edip bana dedektif Dean Winchester olmadığını söylediler. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم بأنّنا مع شرطي وقد قاموا بالتدقيق وأخبروني بأنّه لا يوجد محقق يدعى دين وينشستر |
Bugün dairene gittim ve bana orada yaşamadığını söylediler, tamam mı? | Open Subtitles | ذهبت إلى شقتك اليوم وأخبروني بأنكِ لا تعيشين هناك |
Çok ünlü özel bir dedektif olduğunu bizimle birlikte çalışmasının büyük bir şans olduğunu söylediler. | Open Subtitles | وأخبروني أنه تحري ذو سمعة ممتازة وأننا محظوظون كونه معنا |
ve bana gelen her aile, bunun Autcraft sayesinde, yaptıklarım sayesinde olduğunu söylüyordu. | TED | وجاء لي كل آباء الأطفال وأخبروني أن ذلك بسبب أوتكرافت، بسبب ما أقوم به. ولكن ما السبب وراء ذلك؟ |
iki siyahi adami bekliyoruz. Kirmizi bir Mustang'le gelecekleri söylendi. | Open Subtitles | ننتظر رجلين أسمران وأخبروني أنهما سيقودان سيارة "موستانج" حمراء |
Beni içeri götürüp sorular sordular, korkunç şeyler anlattılar. | Open Subtitles | لقد أخذوني و سألوني كثيرا وأخبروني بأشياء فظيعة |
Telefonla arayıp mülakata katılmamı istediler ve sonuçta Queens'te bir ortaokulda işe başladım. | Open Subtitles | إتصلوا بي وأخبروني أن أذهب لمقابلة وحصلت على الوظيفة في مدرسة إعدادية في كوينز |