"وأخذوا" - Translation from Arabic to Turkish

• aldılar
• almışlar
• aldı
• kaçırdılar
• götürdüler
• alıyorlar
• götürmüşler
• girip

altın aldılar..." "...giysi aldılar ve sonra bunları evlerine gönderdiler."
أخذوا ذهب ، وأخذوا ملابس وأرسلوها الى منازلهم فيما بعد

Ve kargaşanın karanlığında Crom'u aldattılar ve ondan çeliğin sırrını aldılar.
وفى ظلمه الاضطرابات خدعوا كروم وأخذوا منه طريقة الفولاذ

Bedenimi aldılar ve cennetteydim ve her taraf maviydi.
وصعدت للسماء وأخذوا جسدي سريعا وأنا في السماء وهي زرقاء

Hırsızlar yeni balyaları bırakmışlar... eski balyaları almışlar.
لقد ترك اللصوص الفواتير الجديده وأخذوا القديمه التى قام البنك بحرق فروعها

Aradığımız şeyi aldı.
كان هناك شكل شيفتر هنا. وأخذوا ما كنا بعد.

Ama bavulda telefon numaramız yazıyordu. Otele gelip onu kaçırdılar.
ولكن عليها رقم هاتفنا فجاءوا إلى الفندق وأخذوا زوجتى

Bence bütün gemiyi yakıp kalanları içlere doğru götürdüler.
الآن، ربما أحرقوا السفينة وأخذوا كل شيء.

Annelerinin üzerinde yarışırcasına derisinden parçalar alıyorlar.
وأخذوا يمزقون فى جسدها بالتغذيه على جـلدها

Transgenic'ler, sizi bantlayıp üniformalarınızı mı aldılar?
المتحوّرون كمّموكم وأخذوا ملابسكم الرسمية؟

- Ne? Timmy'i aldılar Kalabalıkların arasından koşup geldiler, Ve tüm çocukları topladılar.
لقد أخذوا تيمي, انطلقوا خلال الحشود وأخذوا جميع الأطفال, سوف يعطونهم دواء

0nları farketmediniz mi yolda? Malesef yoldan çıktılar ve kolay olsun diye madalyaları aldılar.
وسلكوا في طريق الحشائش الجانبي مثلكم ولسوء الحظ تركوا الطريق الكرب وأخذوا طريق الحشائش لتسهيل رحلتهم

Dün, Miaminin 1 saat dışında, .... bu adamlar, gemiye çıktılar, herşeyimizi aldılar.
بالأمس، على بعد ساعة من ميامي، هؤلاء الرجال استولوا على قارب الشحن، وأخذوا كل شيء

Bir ışık huzmesi indi ve onu gökyüzüne aldılar!
شعاع من الضوء نزل إلي تحت وأخذوا ابنتي إلي السماء

Posta arabamı yoldan çıkardılar, neredeyse her şeyimizi aldılar.
أخذوا عربتى من على الطريق وأخذوا كل شئ كنت أملكه.

O, onlara yardım etti ve sonra karargaha Sanjana'yı aldılar.
لقد ساعدهم, وأخذوا سانجانا الى مقرٌ المخابرات

Bilmediğim bir yerde uyandım. Her şeyi almışlar.
لقد استيقظت في وسط مكان بعيد وأخذوا كل امتعتي

Neden o seyisi paramparça edip bırakmışlar ama diğerlerini almışlar?
لماذا مزقوا فتى الإسطبل هذا وتركوه وأخذوا البقية؟

Yolda yanıma bir araba yanaştı ve içindeki adamlar çantayı aldı.
إعترضوني بعض الرجال في طريق العودة، وأخذوا مني الحقيبة

Beyaz önlüklüler gelip büyükannemi bir ambulansla kaçırdılar.
لقد جاء أولئك البيض الملتزمون بالصمت وأخذوا جدتى الى عربة الاسعاف

Bir grup silahlı adam bir büyükelçiliğe giriyorlar ve rehin alıyorlar.
مجموعة من الرجال المسلحين دخلوا السفارة وأخذوا رهائن

- Cenaze evinden gelmişler ve naaşı götürmüşler.
عاملي المشرحة جاءوا وأخذوا جثته.

Buraya kadar girip, boğazımıza çöküp küresel güç kaymasına neden olabilecek bir cihazı kolaylıkla alabiliyorlar.
أنهم أقتحموا المكان هنا وضربونا وأخذوا الجهاز الذي يمكنه أن يسبب تغيير في القوة العالمية.