Ardından daha fazlası buna katıldı ve projeyle daha fazla ilgili oldular. | TED | وثم قام المزيد منهم في عمل ذلك. وأصبحوا أكثر اهتماماً في المشروع. |
Böylece seksi kadınlar da yüksek topukluları giyip hostes oldular. | Open Subtitles | وكذلك الفتيات المثيرات تم وضعهم على كعب عالي وأصبحوا مضيفات |
Ve onları en başta rastgele ayrıcalıklı konuma getiren yazı tura olayı da dahil, bu gibi farklı olgulara karşı gittikçe umursamaz oldular. | TED | وأصبحوا أقل تفهماً لكل الميزات المختلفة للوضع، بما في ذلك نقر العملة المعدنية الذي أوصلهم عشوائيا إلى تلك المكانة المتميزة في المقام الأول. |
Yıkımlar sonucu kendilerini Taş Devri'ne geri yollamışlar. | Open Subtitles | ثم قاموا بتفجير أنفسهم وأصبحوا يعيشون في عصورهم الحجرية |
Fakat günümüzde çok etkin hale geldiler ve bunu başarmanın çeşitli yolları bulundu | TED | لكن الآن أصبحت لديهم طرق للقيام بذلك وأصبحوا أكثر فعالية. |
Sonra bu gençler, her kesimden yetişkinler oldular. | TED | ثم كبر هؤلاء المراهقين وأصبحوا بالغين و خاضوا في تجارب مختلفة في الحياة. |
Şimdi pişman oldular, İngilizler'e yanaşıyorlar. | Open Subtitles | الآن غيروا فكرهم وأصبحوا يتقربون من البريطانيين |
Birbirleri ile uyumlu oldular ve bir oyunda oluşturduğun karakter diğerlerine de transfer edilebilir hâle geldi. | Open Subtitles | وأصبحوا متوافقين مع بعضهم البعض وقد وصل الأمر إلى أنّ شخصية ما يتمّ إنشاؤها في لعبة ما يمكن نقلها إلى لعبة أخرى |
Müttefiklerimiz yanlış yaptıklarını anlayıp düşmanlarımız oldular. | Open Subtitles | حلفاؤنا أكتشفوا أخطائهم وأصبحوا .أعداء لنا |
Onlar daha sağlıklı oldular, ben de daha çok para kazandım. | TED | وأصبحوا أكثر صحة. وجنيت أموال أكثر. |
Sadece mağdur oldular. | TED | وأصبحوا ضحايا فقط. |
Ondan sonra, bazı insanlar siyah gücünü benimseyip Kara Panterler oldular ve sonraki jenerasyon, seslerinin duyulduğundan emin olmak için hip-hop'a başvurdu. | TED | بعد ذلك، تبنى بعض الناس القوة السوداء وأصبحوا أعضاء بحركة الفهود السود الحقوقية ومن ثم الجيل اللاحق، تحولوا إلى حركة هب-هوب الفنية الثقافية للتأكد من سماع أصواتهم. |
Ve gerçekten de mükemmel ortaklar oldular. | TED | وأصبحوا شركاء ممتازين. |
İyi arkadaş oldular. | Open Subtitles | وأصبحوا أصدقاء ودودين |
Yıkımlar sonucu kendilerini Taş Devri'ne geri yollamışlar. | Open Subtitles | ثم قاموا بتفجير أنفسهم وأصبحوا يعيشون في عصورهم الحجرية |
Kendi konumlarında doğanın bir uzantısı haline geldiler. | TED | وأصبحوا امتدادًا للطبيعة حيث أصبحوا قائمين. |
Suudilerle gittikçe daha fazla anlaşma imzaladılar ve Britanya hükümeti'nin kalbinden yönetilen yeni bir sanayinin en önemli parçası haline geldiler. | Open Subtitles | عقوداً عديدة مع السعوديين وأصبحوا بذلك داعم رئيسي للصناعة الجديدة التي كانت تُدار من قبل الحكومة البريطانية |