Biz hâlâ buradayız. arkadaşlarımız orada. Sana değer veren insanlar. | Open Subtitles | إنّنا ما نزال بالخارج وأصدقاؤنا بالداخل، هم قوم يهتمّون بك. |
Bunlar hayatımız, hikayelerimiz, arkadaşlarımız, ailelerimiz ve pek çok açıdan umutlarımız ve arzularımız. | TED | فهي حياتنا وقصصنا الشخصية، وأصدقاؤنا وعائلاتنا، وبعدة طرق هي آمالنا وتطلعاتنا. |
Ama bunlar insan bizim erkek ve kız kardeşlerimiz çocuklarımız, arkadaşlarımız. | Open Subtitles | ..لكن هؤلاء الأشخاص هم إخواننا وأخواتُنا أطفالنا وأصدقاؤنا |
Adele, bunu sana söylemememin bir nedeni vardı. Evet, hayatımız bir cehennem gibi ve dostlarımız düzenli olarak şiddetle ölüyor. | Open Subtitles | (أدال)، هناك سبب لعدم إخباري لكِ حياتنا كارثية وأصدقاؤنا يموتون معنفين |
Bugün burada göğüs kanserine yenik düşen arkadaşlarımız sevdiklerimiz onuruna ve göğüs kanseri mücadelesini kazanan sevdiklerimiz adına pedal çeviriyoruz. | Open Subtitles | الليلة نقود على شرف أصدقائنا ومحبوبينا الذين واجهوا بتحدي سرطان الثدي وأصدقاؤنا ومحبوبينا الذين نجوا |
Harvard Grant Study'deki ikinci önemli bulgu, hayattaki mutluluğun, sevgiden geldiğini, iş sevgisinden değil, insanların sevgisinden geldiğini gösterdi: Eşimiz, partnerimiz, arkadaşlarımız ve ailemizden gelen. | TED | وثاني اكتشاف مهم جدًا لدراسة "هارفارد جرانت" يقول أن السعادة في الحياة تأتي من الحب، ليس حب العمل، بل حب الأشخاص: أزواجنا وشركاؤنا وأصدقاؤنا وعائلتنا. |
Onlar bizim arkadaşlarımız, eşlerimizdir. | Open Subtitles | إنهم أزواجنا وأصدقاؤنا |
Ebeveynlerimiz, kardeşlerimiz, arkadaşlarımız ve komşularımız göçüyorlar. | Open Subtitles | {\pos(190,220)}آباؤنا وإخوتنا وأصدقاؤنا وجيراننا |