Burada olmana üzülüyorum. İnanmadığını biliyorum ama seni otobüsün altına iten ben değildim. | Open Subtitles | آسف لأنك هنا, وأعرف أنك لن تصدقيني لكني لم أوقعك في هذه المشكلة |
Burada olmana üzülüyorum. İnanmadığını biliyorum ama seni otobüsün altına iten ben değildim. | Open Subtitles | آسف لأنك هنا, وأعرف أنك لن تصدقيني لكني لم أوقعك في هذه المشكلة |
Ve ben "seninle iş yapmak bir zevk" dediğimde, alınmayacağını biliyorum. | Open Subtitles | وأعرف أنك لن تعتبرها إهانة حين أقول حصل لي الشرف العمل معك |
Birinci kalede nasıl oynanacağını bilirim ve birinci kalede asla oynayamayacağını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف شيئاً عن الوصول إلى القاعدة الأولى، وأعرف أنك لن تكون هناك أبداً. |
İlk alana(aşama) geçmeyi biliyorum ve senin asla oraya gelemeyeceğini de. | Open Subtitles | أعرف شيئاً عن الوصول إلى القاعدة الأولى... وأعرف أنك لن تكون هناك أبداً... |
İlk alana(aşama) geçmeyi biliyorum ve senin asla oraya gelemeyeceğini de. | Open Subtitles | أعرف شيئاً عن الوصول إلى القاعدة الأولى... وأعرف أنك لن تكون هناك أبداً... |
Hayır cevabını kabul edemeyeceğini düşündüğünü de biliyorum. | Open Subtitles | وأعرف أنك لن تقبلين الرفض كإجابة. |
Banka hesabıma para aktaracaksın çünkü bunu yapabileceğini biliyorum ve yapmayı düşündüğüm şeyleri yapmama izin vermeyeceksin. | Open Subtitles | الآن، ستودع الأموال في حسابي المصرفي لأنني أعرف أنك قادر على فعل ذلك وأعرف أنك لن تدعني أقوم بأمور أقدر عليها إن لم تفعل. |
Dr. Kelso, sizinle konuşmak istiyorum, sizin benimle konuşmayacağınızı biliyorum ama önemli değil, dinlemeniz yeterli. | Open Subtitles | دكتور (كيلسو) يجب أن أتحدث إليك وأعرف أنك لن تتكلم معي لكن لا بأس بذلك لأني أريد أن تصغي إلي |