Duş saat dört gibi başlayacak. Yemek ve oyunlar da olacak. | Open Subtitles | تبدأ حفلة الهدايا حوالي الرابعة وسيكون هناك طعام وألعاب |
Yemek, oyunlar ve bebek bezinden çelenk olacaktı. | Open Subtitles | سيكون هناك أكل وألعاب وحفّاظات من الزهور |
Tonlarca pahalı DVD ve video oyunu var. | Open Subtitles | لديه أطنان من أقراص الدي في دي وألعاب الفيديو |
Film, çizgi roman video oyunu hayranlarının bir geleneğidir. | Open Subtitles | إنّه مؤتمر لمحبّي أفلام الضرب، الكتب الهزليّة، وألعاب الفيديو والشخصيّات الكرتونيّة. |
Çalışmaları sayısız kısa öykü,roman, masaüstü oyunları ve kültürel simgeye ilham verdi. | TED | لكن عمله ألهم العديد من قصص قصيرة، روايات، وألعاب الطاولة، والرموز الثقافية. |
Sanırım bu günlerde tüm filmler, diziler ve video oyunları çok anlamsız. | Open Subtitles | أعتقد أن كُل المسلسلات والأفلام وألعاب الفيديو هذه الايام لا فائدة منها |
Yüzmeyi, drift yarışı ve eski tarz video oyunlarını seviyormuş. | Open Subtitles | كان يحبُّ السباحة وسباقات الطُّرق الوعرة وألعاب الفيديو القديمة. |
Söylemediğim sürece bana kendi odamı verecekler ve yemek ve video oyunlarını da alacağım. | Open Subtitles | طالما لا أخبر أحداً فسيعطونني غرفة خاصة وطعام وألعاب فديو. |
Okul gezilerine gitmekle oyunlar öğretmekle yani bilirsin işte, çocuklarla arkadaş olmaya çalışmakla falan öğretmen olunamayacağını anlayacak elbet. | Open Subtitles | وستكتشف أن الرحلات الميدانية وألعاب التعليم تلك ومحاولتها لأن تصبح صديق مقرب للأطفال |
- Pasta ve hediyeler olacak. - oyunlar ve balonlar. | Open Subtitles | ـ وسيكون هناك كعك وهدايا ـ وألعاب وبالونات |
Bu arayüz aracılığıyla, fiziksel etkileşimin birbirinden farklı pek çok oyunu mümkün kıldığı geleneksel kutu oyunları ve macera tarzı oyunlar arasında pek çok şey yapılabilecek bir yelpaze yaratıyoruz. | TED | مع هذه الواجهات، نحصل على مجموعات كبيرة من الاحتمالات ما بين ألعاب الألواح التقليدية وألعاب الأركيد، حيث الاحتمالات المادية للتفاعل تصنع العديد من أساليب واحتمالات اللعب. |
Ama bu diğer oyun türlerinin aksi durumda, oyunlar, oyuncaklar oyuncaktan kastım, tam bir hedefiniz olmadan oynadığınız şeyler. | TED | لكن هذا مختلف عن نوعين أخرين من اللعب لعب الأطفال , الألعاب الأخرى وألعاب الأطفال, أقصد بها شىء تلعب به وليس هناك هدف محدد من اللعبة |
Ve bu oyun, yeni oyunlar doğuruyor. | Open Subtitles | وألعاب الأرقام تولّد ألعاب أرقام أخرى |
Mesela eskiden saatlerce oturup kelime oyunu ve tavla oynardık birlikte. | Open Subtitles | مثلما إعتدنا الجلوس هنا لساعات نعلب الخربشة وألعاب الطاولة |
DVD ve video oyunu bile var. | Open Subtitles | مع مشغل اقراص مدمجة وألعاب فيديو؟ |
Ananth Pai, standart müfredatı kendi dizaynı olan video oyunu tabanlı müfredatla değiştirdi, çocukları öğrenme türlerine göre ayırdı ve onlara Nintendo ve bilgisayar oyunlarını verdi-- Raftaki herşeyi, özel şeyleri değil. Onlara Nintendoları ve bilgisayar oyunlarını bireysel ve sosyal olarak vererek matematik ve dil öğretti. | TED | استبدل أنانيث باي المنهاج المعتمد بمنهاج يعتمد على ألعاب الفيديو من تصميمه، وفصل الأطفال إلى أنماط تعليم مختلفة وأعطاهم ألعاب نينتندو دي أس وألعاب كمبيوتر كل شيء مما كان متوفراً لا شيء خاص أعطاهم هذه الألعاب التي كانت فردية وجماعية وعلمتهم الرياضيات واللغة. |
Ve bir bakıma, video oyunları, yazı karakterleri ve diğer tüm şeyleriyle beraber bizi, insanların tasarımla ilgili daha geniş düşünebilmeleri için çalışmaya doğru itiyor. | TED | وبطريقة، وألعاب الفيديو، والخطوط وكل شيء أخر تؤدي بنا جعل الناس يفهمون معنى أوسع للتصميم. |
Nedeni, ben takımların arabalar, video oyunları ve görsel efektler yaratmaları için dijital araçlar ve süreçler yaratmalarına yardım ediyorum. | TED | والسبب هو، أنا أساعد في إنشاء معدات رقمية وعمليات لمساعدة الفرق في بناء السيارات وألعاب الفيديو ومؤثرات مرئية. |
Kaier, ülkedeki en güvenli bazı binaları simüle etmek için... ticarı video oyunlarını modifiye etmiş. | Open Subtitles | عدلت Kaier وألعاب الفيديو تجارية لمحاكاة بعض المباني الأكثر أمنا في البلاد. |