"وأنت تتحدث" - Translation from Arabic to Turkish

    • sen
        
    Ama sen gişe hasılatından ve pırıltılardan bahsediyorsun. Open Subtitles هذا السيرك موجود منذ 100 عام وأنت تتحدث عن شباك التذاكر والأصداف اللامعة
    Donmuş portakal suyundan milyonlarca dolar kazanmak üzereyiz, sen tutmuş insan doğasından bahsediyorsun. Open Subtitles نحن على وشك ربح الملايين من عصير برتقال مثلج وأنت تتحدث عن طبيعة البشر
    sen zebranın çizgilerini bile elinden alabilirsin. Open Subtitles أنا أقسم عندما تريد الذهاب يمكنك أن تسجل شريط وأنت تتحدث عن حمار وحشي
    sen, bir kadınla bir ay konuşuyorsun, yine de yatmıyor. Open Subtitles وأنت تتحدث إلى فتاتين في الشهر ... وإذا حان وقت
    Sana yetersizliğimden bahsediyorum, sen ondan bundan bahsediyorsun. Open Subtitles أنا أخبرك أنّني أشعر بالنقص، وأنت تتحدث عن القوارب.
    Çocuk kafasına kurşun yiyecek sen risk değerlendirmesi mi yapıyorsun? Open Subtitles سيتلقى رصاصة في الرأس وأنت تتحدث عن تقييم المخاطر؟
    sen benimle konuşurken dikkatimi toplayamıyorum. Open Subtitles لا أستطيع التركيز على أي شيء وأنت تتحدث معي.
    Az önce sana Batı Dünyasının bu evden yönetildiğini söyledim... - ...ve sen yemekten mi konuşmak istiyorsun? Open Subtitles لـقـد أخـبـرتـك لـلـتـو عن أن العالم الغربي يٌتَحكَم به من هذا المنزل وأنت تتحدث عن العشاء
    Durmuş burada yardımın lâzım diyorum, sen de çıkmış kediden bahsediyorsun. Open Subtitles أنا أقف هنا وأحتاج إلى مساعدتك وأنت تتحدث عن قطة؟
    Savunma yetkisi kanununu geçirdim ben ama sen süper insanlardan mı bahsediyorsun? Open Subtitles لدي وزارة دفاع أترأس إدارتها وأنت تتحدث عن أناس خارقين؟
    Tamam, okulumun yardıma ihtiyacı var, sen üçüncü bir demiryolunu kapmaktan bahsediyorsun. Open Subtitles لست بحاجة إلى مساعدة حسنا، مدرستي تحتاج مساعدة وأنت تتحدث عن الوصول إلى نقطة عدم تجاوز الحدود
    Ne zamandır dinliyorum, şimdi sen beni dinle. Open Subtitles كنتُ أسمعك وأنت تتحدث الآن جاء دورك لتسمعني
    sen konuşurken şu kar pantolonunu üzerinde deneyeyim. Open Subtitles سوف أجرب بنطال الثلج هذا عليك وأنت تتحدث
    Ve sen bana sürekli "Addison" derken bunu yapamam. Open Subtitles و لا يمكنني أن أفعله وأنت تتحدث معي
    O, senin karın. sen de bir arkadaşınla konuşuyorsun. Open Subtitles إنها زوجتك وأنت تتحدث إلى صديقتك
    - Benim problemim antlaşmanın bitmemiş olması, ve sen onunla kız arkadaşın gibi konuşuyorsun, menajerin gibi değil. Open Subtitles -الاتفاق لم يُعقد ، وأنت تتحدث عنها كصديقتك، لا وكيلتك
    Bu işi yapmak için sadece iki saniyemiz var, sen paramız yetmedi mi diyorsun? Open Subtitles نحن على بعد ثانيتين من القيام بهذا العمل وأنت تتحدث معي حيال "القصر"؟
    sen imparatorlukta çıkardığım işten ne kadar gurur duyduğundan bahsettin ve ve Bass Sanayi'deki yönetimin başına geçerek ne kadar harika bir iş yaptığımı söylüyordun. Open Subtitles تتحدثين عن مقدار فخرك بما قمتُ به "في "فندق الإمباير وأنت تتحدث عن الجهد العظيم الذي "فعلته بقيادة إدارة مصانع "باس
    Bak sen, bi' hareketler falan. Open Subtitles إنظر لنفسك، وأنت تتحدث بثقة جمّة.
    Ve sen sıradaki işten mi bahsediyorsun? Open Subtitles وأنت تتحدث عن المُهمة القادمة ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more