"وأنه لا" - Translation from Arabic to Turkish

    • Ve
        
    • olduğunu
        
    Siyasetin, mümkün olanın sanatı olduğunu Ve mükemmel olanı iyi olana düşman etmememiz gerektiğini söylüyorlar. TED وبأن السياسة هي فن الممكن، وأنه لا ينبغي أن نجعل الكمال عدو الخير،
    Hiçbir amacı yok Ve bir amacı olmasına gerek de yok. Bir nedene ihtiyacımız yok. TED والذي يتمثل فقط في أنه لا يوجد مغزى وأنه لا يجب أن يوجد مغزى. لا نحتاج لسبب.
    Ama kızmalıyız. Çünkü bu yalnış Ve ayıp. Yapılmamalı. TED يجب أن نكون غاضبين، لأن هذا هو الخطأ، وانها وقحا، وأنه لا ينبغي القيام به.
    Doktorlar genelde hafif ülser olduğunu ameliyata gerek olmadığını söylerler. Open Subtitles دائماً يقول الأطباء أنها مجرد قرحة بسيطة وأنه لا حاجة لإجراء عملية
    Doktorlar genelde hafif ülser olduğunu ameliyata gerek olmadığını söylerler. Open Subtitles دائماً يقول الأطباء أنها مجرد قرحة بسيطة وأنه لا حاجة لإجراء عملية
    21 yaşına geldiğinde o dil genine sahip olmadığına Ve başka bir dil konuşamacağına ikna olmuştu. TED وبقي هكذا حتى عمر ال21، أعتقد أنه لا يملك جين اللغة وأنه لا يستطيع تحدث لغة أخرى.
    Onlara sadece güvende olduğunuzu söyleyin Ve hazır olduğunuzda gidin. TED فقط أخبرهم بأنك في مأمن، وأنه لا بأس في ذهابك عندما تكون مستعدا.
    Çünkü bu galaksilerin sadece varlıkları bile bize, karanlık maddenin çok hızlı ilerliyor olamayacağını Ve normal madde ile çarpıştığında fazla bir şey olmadığını gösteriyor. TED لأن مجرد وجود هذه المجرات يخبرنا أن المادة المظلمة لا تتحرك بشكل سريع، وأنه لا يحدث الكثير عندما تصطدم بالمادة العادية
    West Point'ten kovulduğunuzu duydum Bay Rhett Butler Ve Charleston'dakiler de sizinle görüşmek istemiyormuş! Open Subtitles سمعت أنه تم طردك من وست بوينت يا سيد بتلر وأنه لا توجد عائلة محترمة بـ تشارلستون تستقبلك
    Seni birkaç günlüğüne göremeyeceğini Ve eğer yapabilirse... sana telefon edeceğini söylememi istedi. Open Subtitles وأنه لا يريد أن يرآكِ وسيحاول أن يتصل بكِ إن أمكنه ذلك
    Kimsenin böyle bir direktif vermediği, benim elimde bunu ispatlayacak bir belge olmadığı Ve bu suçlamalardan zararlı çıkacağım tarzında bir cevap vereceksiniz. Open Subtitles سوف تجيب، لم يستلم أحد مثل هذه التعليمات وأنه لا يوجد معي أوراق لإثبات هذا التعارض وأن كل هذا سوف ينقلب ضدي
    Ortada bir savaş olduğunu unuttuğunuz silah atışlarını havai fişek sandığınız Ve önemli olan tek şeyin eğlenmek olduğunu düşündüğünüz için hoşgörülebilirsiniz. Open Subtitles معذور أنت إن تناسيت الحرب وتصورت أن الطلقات النارية هي ألعاب نارية وأنه لا شيء يهم سوى اللذة
    Bir iş yoktur Ve içinde olduğu büro kiralanmıştır Ve masamdaki aile fotoğrafım sahtedir Ve tüm bunlar rakip için bilgi almak üzere hazırlanmış ustalıklı bir oyundur. Open Subtitles وأنه لا توجد أي وظيفة وهذا المكتب الذي اتي اليه قد تم إستأجاره وصورة عائلتي التي على مكتبي مزيفة
    Ve unutmayın, Mickey Bricks, kendisini bizden daha zeki görüyor, Ve bizim onu asla yakalayamayacağımızı. Open Subtitles وتذكّروا، ميكي بركس يظن أنه أذكى منّا. وأنه لا توجد طريقة يمكن أن نمسكه بها.
    Bay Elton'dan garip bir mektup aldım, üzgün olduğunu ama beni ziyaret edemeyeceğini söylüyor Ve senden de hiç bahsetmemiş, Emma. Open Subtitles رسالة غريبة من السيد التون يقول فيها انه متأسف وأنه لا يستطيع زيارتي ولم يتم ذكرك , عزيزتي ايما
    Polis onun hasta olduğunu fark etmiş, tutuklanmak yerine, ambulansa ihtiyacı olduğunu görmüş. Open Subtitles الشرطة تبينت أنها كانت مريضة، وأنه لا داعي لاعتقالها وانها بحاجة إلى سيارة إسعاف
    Yüzün konusunda epey hassas olduğunu, ama olmaman gerektiğini söylüyorlar. Open Subtitles يقولون أنك حساس جداً بشأن وجهك وأنه لا يجدر بك أن تكون كذلك أين أنت بحق السماء؟
    Her zaman sırların kötü olduğunu Ve sır saklamamamız gerektiğini söylerim, hatırlıyor musun? Open Subtitles أنت تعرف كيف أقول دائماً أن الأسرار أمر سيء وأنه لا يجدر بك كتمان الأسرار؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more