Kesinlikle olur derim. | Open Subtitles | هل ترغب في المشاركة في بعض الضوء الاهتزاز بعد ظهر هذا اليوم ؟ وأود أن أقول أننا ينبغي بالتأكيد تفعل ذلك |
- Olmaz tabii ki, başka bir yerden aldım derim. | Open Subtitles | - بالطبع لا، وأود أن أقول اشتريت في مكان آخر. |
Ve ayrıca çeyizinin Macaristan'a gönderimini durdurduğumu da söylemek isterim. | Open Subtitles | وأود أن أقول أنني قمت بإيقاف نقل مهرك لهنغاريا |
Efendim, oğlunuz yüzbaşı Adama'nın çok büyük destekçisi olduğumu söylemek isterim. | Open Subtitles | ...وأود أن أقول يا سيدى أننى كنت مؤيد كبيراً لإبنك |
Okuluna devam etmesini söylerdim, çünkü orası olması gereken yerdir, çünkü hayatta bu şekilde bir yerlere gelecektir." | TED | وأود أن أقول لها أن تبقى في المدرسة، لأنها يجب أن تكون هناك، لأن هذا سيساعدها في الحصول على مكان في الحياة. |
Hayatım boyunca, aşk olarak sınıflandıracağım sadece bir ilişkim olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | في حياتي، وأود أن أقول أنة كان هناك علاقة واحدة با الضبط التي أود أن تصنف باعتبارها رومانسية. |
- Olmaz tabii ki, başka bir yerden aldım derim. | Open Subtitles | - بالطبع لا، وأود أن أقول اشتريت في مكان آخر. |
Takip edilmiyorsan harika derim. | Open Subtitles | وأود أن أقول كبيرة إذا كنت تتم مراقبتهم. |
Yaygınlaştırmak istiyoruz diyorsanız ben evet derim. | Open Subtitles | إذا كنا نريد أن نشر، وأود أن أقول نعم، |
Ben 90 dakika derim. | Open Subtitles | اه... وأود أن أقول 90 دقيقة. |
- derim ki... | Open Subtitles | وأود أن أقول |
İşi olan bir kişi olarak bir şey söylemek isterim. | Open Subtitles | وأود أن أقول شيئا كشخص مع وظيفة |
Sadece şunu söylemek isterim: Şaka yapmıyorum! | TED | وأود أن أقول: بدون مزاح! |
(alkışlar) Ve asıl ironin de, aslında, kız olmayı inkar etmenin kızı baskılamanın, duyguları baskılamanın duyguyu inkar etmenin bizi bu hale getirdiğini söylemek isterim. | TED | ( تصفيق ) وأود أن أقول أن المفارقة هنا هو بالطبع أن إنكار فتاة وقمعها , وإضطهاد المشاعر و رفضها أدى بنا بالتالي إلى هذا الحال |
Eğer öyle bir şey olsaydı, inan bana, Michelle, sana söylerdim. | Open Subtitles | هذه الجريمة أو إيجاد حل لها. إذا فعلوا ذلك، ثق بي، ميشيل، وأود أن أقول لك. |
Petter, lütfen. Kötü bir şey olsaydı sana söylerdim, gerçekten. | Open Subtitles | بيتر، من فضلك وأود أن أقول لكم إذا كان شيئا خاطئا حقا. |
Görebilseydim şayet size söylerdim. | Open Subtitles | وأود أن أقول لكم ما إذا كان يمكن أن نرى. |
Bıçak ya da pala olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | وأود أن أقول شفرة البنك أو منجل. |
Bir sebebi olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | وأود أن أقول أنه من المنطقي. |