Basını belirsizliğe itiyorsunuz ve tüm elde ettiğiniz yalanlar ve imalar. | Open Subtitles | تُجبرُ الصحافةَ على البرودةِ وكُلّ ما ستحصل عليه أكاذيبُ وإساءة مبطّنةُ |
ve bu, -- bu evrensel kapsayış, dinin sert kullanımda -- kötüye kullanımında -- kötü kazançlar uğruna bastırılıyor. | TED | وهذا مرة أخرى يخمد -- هذا التواصل العالمي -- للاستخدام الشديد للدين -- وإساءة استخدام الدين -- للمكاسب الشنيعة. |
ve temsilcilerimize baskı yaparak bu yasa üzerinde önemli reformlar yapmalarını sağlayabilir ve bilgilerimizi bu yönlendirme ve suistimalden koruyabiliriz. | TED | ويمكننا الضغط على ممثلينا لإجراء تعديلات هامة في هذا القانون وحماية بياناتنا من إعادة التوجيه وإساءة الاستخدام. |
Hatırlarsın babam mahkemeye verilmişti. Tehdit, görevi kötüye kullanma ve daha bir sürü şeyden. | Open Subtitles | إن كنت تتذكر، رُفعت قضية ضد أبي لتوجيهه تهديداً وإساءة السلطة وأمور أخرى |
Aşırı boyutta duygusal travma ve taciz yaşamış. | Open Subtitles | حسنٌ، إنّه يعاني من صدمة مشاعرية ضخمة وإساءة للمعاملة .. |
Onların cinsel kimliklerini keşfetmesiyle alakan yoktu yaptığın şuydu, gücü ve güveni suistimal etmek. | Open Subtitles | ما فعلته ليس له علاقة بإكتشاف ميولهم الجنسية بل له علاقة وثيقة بإساءة إستخدام السلطة وإساءة إستغلال ثقة الآخرين |
Babamın suistimal ve ihmalden suçlu bulunduğu ve benim devlet bakımı altına alındığım duruşmaya ne dersin? | Open Subtitles | ماذا عن جلست الاستماع حيث أبي أدين بالإهمال وإساءة المعاملة وانا جعلت تحت وصاية الولاية |
- Yedi kere ihmal ve suistimalden suçlu bulunduğun mahkemenin evrakları. | Open Subtitles | ماذا لديك ؟ شهادات محكمة حيث تم إدانتك بسبع تهم من الإهمال وإساءة المعاملة |
Bu eğitim kursunun bir etabında, Askerler saldırgan, sert ve küfürlü kaba bir dile 30 dakika boyunca sorgulanıyorlar ve daha sonra sorgulamayı gerçekleştiren kişinin kimliğini belirlemeye çalışıyorlar. | TED | وكجزء من هذه العملية التدريبية، يتم استجواب هؤلاء الجنود في العدوانية، أزياء معادية، وإساءة جسدية لمدة 30 دقيقة وفي وقت لاحق لهم في محاولة لتحديد الشخص الذي قام بإجراء هذا الاستجواب. |
Şu anda sistemin dinamiği bu hizmet aracılığıyla başkalarını saldırmayı ve onları taciz etmeyi çok kolay kılıyor ve ne yazık ki geçmişte sistemimizin çoğunluğu tamamen saldırı ve tacizi bildiren insanlar için çalıştı. | TED | حاليًا، دينامية النظام تسهل جدًا مضايقة وإساءة معاملة المستخدمين الآخرين في نفس الخدمة، وللأسف، الجزء الأكبر من نظامنا في الماضي كان يعتمد كليًا على بلاغات الناس عن المضايقة والإساءة. |
"Altı: Komutası altındakilere kötü ve sert davranmak. | Open Subtitles | القسوة وإساءة معاملة السجناء تحت قيادته |
Hakkında konuşulmayan şey ise,rekabete dayalı ekonominin stratejik yozlaşmaya , serveti koruyan güce sosyal katmanlaşmaya , teknolojide duraklamaya ,işçilerin haklarının yenmesine ve hükümetin zenginler elitler için olan diktatörlüğüne nasıl hizmet ettiğidir. | Open Subtitles | ولكن ، ما لا يتكلم عنه أحد ، هو كيف يمكن لاقتصاد قائم على المنافسة يؤديحتماًإلىفساداستراتيجي،وإندماجالسلطةوالثروة، تقسيم طبقي إجتماعي ,الشلل التكنولوجي، وإساءة للعمالة |
Saldırılarda ısırma oranı daha düşüktür mesela bar kavgaları ve çocuk istismarı... | Open Subtitles | العض في جرائم الإعتداء الأقل، مثل عراكات ببارات، وإساءة معاملة الأطفال... |
Valinin dediğine göre yeminli bir kanun adamı olarak görevimi suiistimal etmem ve polis kaynaklarını kötüye kullanmam eşi benzeri görülmemiş bir şeymiş. | Open Subtitles | أن أفعالي اجماليه كانت حافلة بالاساءة للسلطة من قبل اليمين الدستوري كضابط قانون وإساءة استخدام موارد الشرطة لم يسبق لها مثيل. |
Hamlet bize, intiharın bir seçenek olduğu ile ilgili bir sürü nutuk atar ancak gerçekte intihar eden kişi ise, Hamlet tarafından aşağılanan, kullanılan ve seyirciye duygularını anlatma şansı bile bulamayan Ophelia'dır. | TED | هو يحكي لنا بنسبة كبيرة عن كون الانتحار خيارا، لكن الحقيقة هي أن الشخص الذي انتحر فعلا هي (أوفيليا)، بعد أن قام بإذلالها وإساءة معاملتها، ولم تحظ بفرصة التحدث مع الجمهور عن مشاعرها. |
İhmal. Kayırmacılık. Federal fonların kötüye kullanımı. | Open Subtitles | الإهمال ومحاباة الأقارب" "وإساءة توزيع الأموال الفيدرالية |