İngilizce öğrettim ve olağanüstü bazı kadınla tanıştım. | TED | قمت بتدريس اللغة الإنجليزية، وإلتقيت بنساء رائعات هناك. |
Bali'ye gitmek için ayrıldığımda 25 yaşındaydım. Ve orada mükemmel eşim Cynthia ile tanıştım, ve birlikte 20 yıldan fazla, şaşırtıcı bir mücevher ticareti kurduk. | TED | عند بلوغي سن 25 ذهبت إلى بالي. وإلتقيت هناك بزوجتي الرائعة، سينثيا، وقمنا سوياً خلال 20 سنة، بتأسيس عمل تجاري في المجوهرات. |
Kamu yararına hizmete kuvvetle inanan biridir, bunun benim ihtiyacım olan bir şey olduğuna karar verdi böylece oraya gittim ve orada inanılmaz kadınlarla tanıştım. | TED | إنها شخصية آمنت بشدة بخدمة المجتمع وقررت أن هذا كان شيئاً أحتاج لفعله ولذا فقد ذهبت إلى هناك وإلتقيت ببعض النسوة الرائعات هناك. |
Oraya gittiğimde ve oturduğumda merkezdeki kişilerle tanıştım bu kişilerle oturdum, şaşırtıcı, çok karmaşık insanlarla tanıştım. | TED | وعندما ذهبت هناك وجلست هناك، وإلتقيت بهؤلاء الناس الذين كانوا في مركزها وجلست مع هذه الشخصيات، إلتقيت ببعض الناس المفاجئين، أناس معقدين للغاية. |
Orada Profesör S.S. Chowdhury ile tanıştım. | Open Subtitles | وإلتقيت بالأستاذ س.س تشودرى هناك |
O konferansa gittim ve orada bir kızla tanıştım. | Open Subtitles | ذهبت إلى المحاضرة وإلتقيت بفتاةٍ هناك |
Dışarıda benim için biri olduğuna inandım ve onunla tanıştım. | Open Subtitles | آمنت بوجود شخص لي وإلتقيت به أخيراً |
Ve burada Jane'le tanıştım. | TED | ولقد كنت هنا وإلتقيت ب جين. |
Bir kez Monroe'yla bile tanıştım. | Open Subtitles | بل وإلتقيت (مونرو) بنفسه |