7.000 çocuğun eğitim gördüğü 150 okulu gözlemliyor ve denetliyorlar. | TED | وإنهم يرصدون بالفعل ويشرفون على 150 مدرسة لـ 7،000 طفل |
ve onların kesinlikle bu belayı agresif olmayacak şekilde def edebileceklerini. | TED | وإنهم بالتأكيد أكثر قدرة على نزع فتيل العنف بطريقة غير عدوانية. |
ve onu şampiyonluğu kazanmış olarak görmek için can atıyoruz. | Open Subtitles | وإنهم جميعا حريصون على رؤيته يذهب هناك ويفوز في البطولة |
Emirlerini yerine getirmediğinde gerçekten öfkelenirler ama buna katlanmak zorundasın çünkü yaşamak, yemek ve okula gitmek için paraya ihtiyacın var. | Open Subtitles | وإنهم يغضبون بشدة عندما لا يتم تنفيذ أوامرهم لكن عليك أن تتحمل دون شكوى، لأنك بحاجة لمال لتعيش وتأكل وتذهب للمدرسة |
Ayrıca beni destekliyorlar. Tecrübeye ve bilgeliğe ihtiyaç duyan birisine geldiler. | Open Subtitles | ـ وإنهم يدعموني ـ سوف تعيّ الحاجة لشخص يملك حكمة الخبرة |
ve bir de gümüş tabağın üstündeler. İkimiz de haklıymışız. | Open Subtitles | وإنهم أيضا على طبق من فضة لقد كنا على حق |
ve bunlar cep telefonlarinizdaki uygulamalar gibi. cok basit gorunurler boyle hissedersiniz. | TED | وإنهم نوعاً ما مثل التطبيقات على تليفونكم المحمول، فى مشهد يبدو بسيط للغاية. |
Bu koloninin sadece , hemen hemen %25 idir ve en yaşlı karıncalardır. | TED | فهذا نحو 25 بالمئة فقط من المستعمرة، وإنهم أقدم النمل. |
ve bu yedekler, dışarıda ve yuvanın derininde çalışan karıncalar... ...arasında bir şekilde tampon olarak dururlar. | TED | وإنهم نوعاً من يقفوف كحاجز بين النمل الذين يعملون بعمق داخل العش، والنمل الذين يعملون بالخارج. |
Bu yüzden, diğer bilim dallarındaki yeterli sayıda bilim adamı insanlardan gerçekten yardım istiyorlar ve bundan iyi iş çıkarıyorlar. | TED | لذلك , ما يكفي من العلماء في مجالات آخري حقيقة يسألون مساعدة من الناس , وإنهم يتممون عمل جيد . |
Yemek yapıyor, temizliyor ve hatta suyla ilaç bile yapıyorlardı. | TED | وإنهم يطهون طعامهم به، وينظفون به، حتى أنهم يصنعون أدويتهم بإستخدامه. |
Derilerinde yaşayan renkli algleri atıyorlar, ve geride kalan temiz, ağarmış doku sıklıkla açlıktan ölüyor sonra da çürüyüp gidiyor. | TED | وإنهم يبصقون الطحالب الملونة التي تعيش في جلودهم وعادة تموت الأنسجة المبيضة جوعاً؛ ثم تتعفن. |
Ben bu insanları hayatımda daha önce hiç görmedim ve şimdi gidiyorlar. | Open Subtitles | لم أرَ هؤلاء الناس من قبل، وإنهم يغادرون. |
ama öyle değiller. Aslında herkes birbirinin ve herşeyin bir parçası. | Open Subtitles | وإنهم ليسوا الا جزء لايتجزأ من كل شخص وكل شىء |
Bu ticari bir yemektir ve şu fikri savunacaklar bırakın piyasa tüm biyoloji çağının en üst hakemi olsun. | Open Subtitles | وإنهم سوف يتواصلوا مع الفكرة والسماح للسوق أن يكون الحكم النهائي لكل شئ من العمر البيولوجيا. |
Ama hepsi sevimli insanlardır ve bu gibi şeylerde tecrübelidirler. | Open Subtitles | لكنهم جميعاً أناس لطيفون وإنهم خبراء جداً في هذا النوع من الاشياء |
Kaybolduklarını ve seçmeler için burada olduklarını söylediler. | Open Subtitles | قالوا إنهم تائهين ، وإنهم هنا لمراجعة الحسابات |
Birkaç demo kaydettiler ve gerçekten harikalar. | Open Subtitles | لقد فعلوا عدة استعراضات وإنهم رائعون حقاً. |
Gelincikler Tavşarular'ın kalesine ilerliyor ve kale vermiş de değiller. | Open Subtitles | القوارض يتقدموا داخل أراضى الراى روس وإنهم لا يحملون أى شيئاً فى الوراء |
Bunu mahvettiler ve beni de mahvetmeye çalıştılar. | Open Subtitles | إنهم يخربون هذا وإنهم يحاولون أن يدمرونى. |
onlar anneleri gibi giyinirler. Çocuklar için tehlikedirler. | Open Subtitles | ويلبسون مثل أمهاتهم وإنهم خطرون على الأطفال |