Üzerindeki mozaikleri Watanabe'nin evinde dijital yollar ile kaldırdı ve sınıftaki tüm çocuklara dağıtmayı planlıyordu. | Open Subtitles | لقد ازاح الصورة من بيت واتانابي وخطط منحهم لجميع طلاب الصف |
Ama orada değildi değil mi Watanabe? | Open Subtitles | لكنها لم تكن هناك هل كانت هناك يا واتانابي ؟ |
Çoğunuzun bildiği üzere şirketim Rapier Sermaye Girişimi dâhi Isaye Watanabe'yle güçlerini birleştirerek sağlık hizmetinin, hizmet sektörünün ve bir gün, inanıyorum ki fuhuşun çehresini değiştirecek bir teknolojiyi piyasaya sürecek. | Open Subtitles | كما يعلم الكثيرون منكم شركتي، شركة السيف للاسهم الخاصة كونت فريق مع الرائعة لسيا واتانابي |
Teknik olarak parkı, sizin desteğinizle Paklar ve Bahçeler Komitesi yapmış olsa da, aslında parkı yapan Watanabe-san değil miydi? | Open Subtitles | برغم أنه عملياً قسم المنتزهات ومركز إعادة تنظيم الحي قد بنيا المنتزه (بموافقتك، ولكن أليس (واتانابي سان من بناه؟ |
Parkın açılış töreninde yaptığınız konuşmada Watanabe-san'dan hiç söz etmediniz. | Open Subtitles | (لم تذكر (واتانابي في الخطاب الذي ألقيته |
Ayrıca Watanabe-san'ın törende ihmal edildiğini ve arkalara oturtulduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | دعايا للإنتخابات ويقال أيضاً بأن (واتانابي) لاقى معاملة سيئة في المراسم |
Watanabe san'ın seçtiği aynı park. | Open Subtitles | نفس الحديقة التي اختارها واتانابي سان |
Buna maruz kalan kişi da Shuuya Watanabe'ymiş. | Open Subtitles | والذي تعرض للتخويف هو شويا واتانابي |
Ama Watanabe Halkla İlişkiler'in kısım amiriydi. | Open Subtitles | لكن (واتانابي) كان رئيس قسم الشؤون العامة |
Öyle görülüyor ki insanlar bu parkın Watanabe'nin eseri olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | واضحاً أن الجمهور يؤمن بأن (واتانابي) بناه |
Ama Watanabe'yi tanırdım. O da buna itiraz ederdi. | Open Subtitles | لكني سأفعل حيث أعرف أن (واتانابي) كان ليوافقني |
Ama Watanabe Halkla İlişkiler'in kısım amiriydi. | Open Subtitles | لكن (واتانابي) كان رئيس قسم الشؤون العامة |
Öyle görülüyor ki insanlar bu parkın Watanabe'nin eseri olduğunui düşünüyorlar. | Open Subtitles | واضحاً أن الجمهور يؤمن بأن (واتانابي) بناه |
Ama Watanabe'yi tanırdım. O da buna itiraz ederdi. | Open Subtitles | لكني سأفعل حيث أعرف أن (واتانابي) كان ليوافقني |
Kim ne derse desin. Park Watanabe-san'ın eseridir. | Open Subtitles | ،لا آبه لما يقول الجميع واتانابي) هو من أنشأ المنتزه) |
Watanabe-san'ın muhtemelen mide kanserinden haberi vardı. | Open Subtitles | أن (واتانابي) كان على علم بإصابته بالسرطان |
Her şeyi Watanabe-san'ın çabalarına bağlamak aşırı duygusallık olur. | Open Subtitles | هذا تعاطف شديد أن ننسب الأمر (إلى (واتانابي |
Nihai kararlarda Watanabe-san'ın hiç bir yetkisi yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لـ(واتانابي) علاقة بالقرارات الحاسمة |
Teknik olarak parkı, sizin desteğinizle Paklar ve Bahçeler Komitesi yapmış olsa da, aslında parkı yapan Watanabe-san değil miydi? | Open Subtitles | برغم أنه عملياً قسم المنتزهات ومركز إعادة تنظيم الحي قد بنيا المنتزه (بموافقتك، ولكن أليس (واتانابي سان من بناه؟ |
Parkın açılış töreninde yaptığınız konuşmada Watanabe-san'dan hiç söz etmediniz. | Open Subtitles | (لم تذكر (واتانابي في الخطاب الذي ألقيته |
Hak etseydim iyi olabilirdi ama intübasyonu Watanabi yaptı. | Open Subtitles | ولكن (واتانابي) من قام بالأمر إن ليس مؤهل |
Watanebe yardımların için çok teşekkürler. | Open Subtitles | واتانابي ... شكرا لعملك الشاق. |