Bunun için Stasi'nin 17 tane geçici hapishanesi mevcuttu, her bölgede bir tane. | TED | لهذا، ملكت الستاسي 17 سجنًا مؤقت، واحدًا في كل مقاطعة. |
Uh, evet. Sanırım tavan arasında bir tane olacaktı. | Open Subtitles | نعم نعم ، أعتقد أن هناك واحدًا في المخزن |
Laboratuvarların çoğu şehir dışında ama L.E.S. sosyal konutlarında bir tane olduğuna dair bilgi aldık. | Open Subtitles | أغلبها بشمال الولاية، لكن وردتنا معلومة أن ثمة واحدًا في مشروع إسكان. |
2015'de, bütün yıl boyunca haftada bir cüppe yapmıştım. | TED | في عام 2015، صنعت ثوبًا واحدًا في الأسبوع على مدار العام. |
Laboratuvarların çoğu şehir dışında ama L.E.S. sosyal konutlarında bir tane olduğuna dair bilgi aldık. | Open Subtitles | أغلبها بشمال الولاية، لكن وردتنا معلومة أن ثمة واحدًا في مشروع إسكان. |
Tepede açarsın bir tane. | Open Subtitles | افتح واحدًا في التلال. |
Koy işte bir tane güney tarafına. | Open Subtitles | -ضع واحدًا في الزقاق الجنوبيّ . |
Sana politika hakkında bir soru soracağım, sadece bir. | TED | ولذا سوف أسألك سؤالًا واحدًا في السياسة، واحد فقط. |
Bu, sınırsız, kıtalar arası, iddialı, dışa odaklanmış, kendine güvenen kıtanın bir merkeziydi. | TED | كان هذا مركزًا واحدًا في قارة بدون حدود وعابرة للقارات، وطموحة وواثقة. |
Hep alıntılanan bir çalışma gösteriyor ki ortalama olarak endüstrileşmiş bir millette bir çocuk daha az yapmak yılda yaklaşık 59 ton karbon dioksitten kurtarabilir. | TED | توضح دراسة شهيرة إنه في المتوسط إنجاب طفلًا واحدًا في دولة صناعية يمكن أن يوفر حوالي 59 طن من ثاني أكسيد الكربون في العام الواحد |
19 yıllık hayatımdan bir şey öğrendiysem insanın planları ne kadar derin olursa karşısına öngörülmemiş kösteklerin çıkışı da o kadar kolay olur. | Open Subtitles | لقد تعلّمتُ شيئًا واحدًا في حياتي القصيرة، بأن كُلما كان عدد الخُطط كبيرًا، كُلما زادت الفُرصة لإخفاق تلك الخُطط. |