Artık Cumhuriyetin görevini yerine getiremediğini açıkça anladım. | Open Subtitles | أصبح واضحاً لي الآن أن الجمهورية لم تعد تعمل بعد. |
Nathaniel bir psikiyatrist ile konuşmaya hazır olmadığını açıkça belli etti. | Open Subtitles | ناثانييل جعل ذلك واضحاً لي إنه ليس مُستعداً للتحدث مع طبيب نفسي. |
Şimdi açıkça görüyorum ki o kişi sensin. | Open Subtitles | ويبدو واضحاً لي الآن أنّ ذلك الشخص هو أنتَ |
Beyaz Saray'daki asıl gücün ne olduğunu açıkça gördüm. | Open Subtitles | بدا واضحاً لي أين هي القوة الحقيقية في البيت الأبيض. |
Balosuna gitmezsem ilişkimizin biteceğini açıkça dile getirdi. | Open Subtitles | ولقد جعل الأمر واضحاً لي أنني إن لم أذهب للحفلة معه فقد انتهى ما بيننا. |
Sence ben... - Neden açıkça görünüyor. | Open Subtitles | مهلاً، أتعتقد أنني - الدافع يبدو واضحاً لي - |
Ama şunu açıkça anladım ki, herhangi bir "Süper" gibi uzun ömürlü olmak istiyorsam, biraz desteğe ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | لكن أصبح واضحاً لي, انني اذا اردت ان اظل كـ"سوبر" سأحتاج لبعض الدعم. |
Evet bunu açıkça dile getirdi. | Open Subtitles | أجل، لقد جعلت الامر واضحاً لي |
Simon'un görüşünün yumuşatmasını umuyordum böylece onu tekrar yuvamıza kabul edebilirdik ama öyle bir şey olmayacağını açıkça anlıyorum. | Open Subtitles | كنتُ أرجو أنّ (سايمون) سيخفّف حدّته بحيث نتمكّن من الترحيب بعودته إلى صفوفنا لكن باتَ واضحاً لي الآن أنّ ذلك لن يحدث أبداً |
Sunulan kanıtlar göz önüne alındığında, ...Bay Rowby Canton tarafından yürütülen ikincil işi, ...Bay Tiller'in edindiği açıkça görülüyor. | Open Subtitles | إذا اخذنا بعين الاعتبار الدليل المقدم فإنه يبدو واضحاً لي أن السيد (تيلر) حصل على حقوق اشتقاق العمل الذي أنتجه السيد (روبي كانتون) |