Emirlerim gayet açıktı. Kimse içeri girmeyecekti. | Open Subtitles | أعطيتُ تعليماتٍ واضحةً جدّاً لا يقتربنّ أحدٌ من المدخل |
Üzgünüm bayan ama Adalet Bakanı'nın emirleri gayet açıktı. | Open Subtitles | آسف يا سيّدتي، لكن أوامر المدّعي العامّ كانت واضحةً جدّاً |
Borç anlaşması gayet açıktı. | Open Subtitles | كانت شروط القرض واضحةً جدّاً. |
Bahsettiğiniz değişiklikler her neyse Bay Tolliver, tavırlarınızla açıklığa kavuşacaktır. | Open Subtitles | انا على يقين أن أي تهمة تلمح لها سوف تأتي واضحةً من موقفك |
- Kesinlikle. Bunu gayet açık ifade etmiştim. | Open Subtitles | جليًّا أنّي كنت واضحةً جدًّا حيال ذلك. |
Dr. Bishop'ın Cortexiphan deneylerine dair notları oldukça açıktı. | Open Subtitles | كانت ملاحظات الد. (بيشوب) عن تجارب الكورتكسفان واضحةً جدّاً. |
- Niyet gayet açıktı. | Open Subtitles | -كانت النيّة واضحةً للغاية . |
Peki. Kusura bakmayın ama şunu açıklığa kavuşturmalıyım: | Open Subtitles | حسناً، أعتذر منكم، و لكنّي يجب أن أكون واضحةً تماماً بهذا الشأن |
Merhaba, sadece açıklığa kavuşturmak istiyorum ben sana parayı ödüyorum ve karşılığında benimle seks yapıyorsun, bu şekilde mi işliyor? | Open Subtitles | لأكون واضحةً معك... طريقة العمل هل هي أنّي أدفع لك المال مقابل أن تقيم علاقة معي؟ |
Prenses Sophie, eğer anlaşmaya bağlı kalmazsan sana bunu ödeteceklerini gayet açık ifade etti. | Open Subtitles | لقد كانت الأميرة (صوفي) واضحةً تمامًا حول إن لم تتقيّدي بالصفقة، فسيدعونكِ تدفعين الثمن. |