"والآخرى" - Translation from Arabic to Turkish

• diğeri

İlki madendeki son günümde ve diğeri de kısa bir süre önce.
مرةَ كانت آخر يوم لي في المنجم والآخرى كانت منذ زمن بعيد

diğeri ise saldırıyla ilgilenir, böylesi nasıl olur?
والآخرى ستقوم بدور الهجوم، ما رأيك بهذا ؟

Bir müvekkili şartlı tahliye edildi, diğeri de öfke kontrolü dersine yollandı.
عميل حكم بإدانة تحت المراقبة والآخرى صفوف تحكم بالغضب

Şey, biri başkent diğeri ise, sadece bir yer.
حسناً ، واحدة هي العاصمة و والآخرى مجرد مكان

Biri Dünya, Güneş'in bu yanındayken diğeri ise şu yanındayken yani.
هذا عندما كانت الأرض على جانب واحد من الشمس ... والآخرى.

Paralardan biri Dünya'da diğeri Plüton'da olsa bile.
حتى لو كانت العملة الأولى على الأرض والآخرى كانت على كوكب بلوتو.

İki dinamit düzeni daha kurmalıyız, biri kayayı patlatıp bodrumun temeline ulaşmak, diğeri betonu patlatmak için.
والذي يجب علي فعله هو وضع قنبلتان أحدهما لتفجير الصخور حتى نصل خرسانة القبو والآخرى لتفجير الخرسانة

"Hayatı yaşamanın iki yolu vardır Biri hiçbir şey mucize değilmiş gibi yaşamak diğeri ise her şey mucizeymiş gibi yaşamak."
الاولى انه لا يوجد معجرات والآخرى أن كل شئ معجزة

Biri nezaket ve sevgi ile diğeri ise korku ve dehşetle yazıldı.
واحدة عن .مخلوق خُلق من الحب و الجمال .والآخرى من الخوف و الموت

Biri hardal gazıydı diğeri de methylphosphonofluoridate.
واحداً من تلك كانت خردل الكبريت والآخرى كانت الميثيل

Birisi bileğine diğeri ayak bileğine sarılmıştı.
واحدة ملفوفة حول الكاحل، والآخرى حول المعصم

diğeri yaklaşık olarak 1 saat boyunca konuştuğum bir adamdı.
والآخرى كانت لرجل تكلمت معه حوالي الساعة .

Birisi senden küçük, diğeri büyük.
واحدة أكبر منكِ سناً والآخرى بمثل عمركِ

Biri mavi diğeri yeşil.
كانت واحده زرقاء والآخرى خضراء

diğeri o kadar değil.
والآخرى ليست جميلة جداً.

Kızlardan biri April ve diğeri de Selene.
الأولى فتاة تدعى (آبريل). والآخرى فتاة تدعى (سيلين).

Biri zenci,diğeri ise Yahudi.
.إحداهما سوداء والآخرى يهودية

- Çünkü biri deneysel, diğeri de bilirsin, güzel bir hikâye, ama...
-لأن أحداها تجريبية والآخرى تعلمين، إنها قصة لطيفة لكنها...

Birisi yandı, diğeri de göle düştü.
واحدة احترقت والآخرى بقعر نهر

diğeri Houston'a gidiyordu.
والآخرى كانت ذاهبة إلى (هيوستن)