Cayroskoplar, makaralar ve geçitli aletlerden oluşuyor ve savaş esnasında bu aletler çalışmaları gerektiği gibi çalışmıyorlar. | TED | فكل تلك الجيروسكوبات والبكرات والأدوات والكرات لم تكن تعمل كما يجب في خضم المعركة |
Sadece çekiçler ve laptop gibi aletler değil. | TED | ليس فقط المطارق والأدوات كالحواسيب المحمولة. |
Ve insanlar zaten doğal ihtiyaç olarak görülen yeni araç ve gereç beklentileri içine giriyor. | TED | وبالطبع، هم يريدون الألعاب والأدوات والتي تعتبر للكثير منا أمراً مفروغاً منه |
Peki bizim her gün kullandığımız bu araç ve gereçlerin yapımında ne kullanılıyor? | TED | وما هي المواد التي تدخل في صنع هذه الألعاب والأدوات والتي نستخدمها بشكل يومي؟ |
Araçlarla evrim geçirdik ve araçlar da bizimle. | TED | تطورنا في استخدام الأدوات، والأدوات تطورت معنا. |
Sorunları çözebilmek için araçlar tam da önümüzde. | TED | كلا من المشكلات والأدوات اللازمة لحلها موجودة أمامنا. |
Bütün kör aletleri ve atılabilen nesneleri kaldırdığından emin ol. | Open Subtitles | فقط تأكدي من إغلاق كل الأشياء والأدوات غير حادة والمستهلكة. |
Elbette "tarımı ve metal aletleri bırakalım ve avcı toplayıcı hayat tarzına dönelim"in avukatlığını yapmıyorum. | TED | بالطبع, أنا لا أؤيد أن نتخلى جميعا عن الزراعة والأدوات المعدنية ونعود كمجتمع يجمع ويصيد طعامه. |
Bu yüzden kendi içinde malzeme ve araçları geniş bir yelpaze de kullanırım. | TED | لذا في إطار عملي, أستخدم مجموعة واسعة من المواد والأدوات. |
Bu aletler heykel gibi ufalanıyor. Evet. | Open Subtitles | والأدوات التي على وشك الانهيار مثل التمثال. |
Ve sonra, ek olarak, aynı zamanda El aletlerinin yerini devasa elektronik aletler aldı. ve el ile şarj edilen elektronik aletler. Hepsi elektrik sayesinde. | TED | ومن ثم, وبالإضافة إلى ذلك, في الوقت نفسه, استبدلت الأدوات اليدوية بأدوات كهربائية ضخمة والأدوات الكهربائية اليدوية, تم تحقيق كل منها بالكهرباء. |
Hediye paketi yapılmış bir halde ve ölmek için yalvarıyor. - aletler el altında. | Open Subtitles | "مغلّف كهديّة، ويتوسّل للموت والأدوات على أهبة الاستعداد" |
Video serilerimde size nasıl yemek, mühimmat, aletler, tıbbi malzemeler ve takaslık mal stoklayacağınızı anlatacağım. | Open Subtitles | "ستعلمكم حلقاتي تخزين الطعام والذخيرة" "والأدوات والمؤن الطبية وبضائع المقايضة" |
Erkeklere kıyasla kadın çiftçiler toprak hakkı, kredi, sermaye, eğitim, araç gereçler ve teknoloji gibi kaynaklara ulaşmada daha fazla zorluk çekiyorlar. | TED | بما في ذلك الحقوق في الأرض ، والائتمان ورأس المال ، والتدريب ، والأدوات والتكنولوجيا. وهم يزرعون بكفاءة وكفاءة مثل الرجال ، |
Burada, 19. yüzyılda, denizcilerin kullandığı bazı temel araç gereçler var. | Open Subtitles | بالإضافة، هنا عِنْدَنا البعض مِنْ الآلات والأدوات الأساسية مستعمل من قبل بحّارةِ القرن التاسع عشرِ. |
Şunlara bak. Bitkiler, otlar, araçlar. | Open Subtitles | انظري إلى كل هذه النباتات والأعشاب والأدوات |
Ve sahip olduğumuz araçlar da sıkı vurmak istediğimiz kanser hücreleriyle, korumak istediğimiz sağlıklı hücreleri ayırt edemiyordu. | TED | والأدوات التي كانت لدينا لم تكن قادرة على أن تفرق بين الخلايا السرطانية التي نود أن نهاجمها والخلايا الطبيعية التي نود أن نحافظ عليها. |
Adamlarınızı nasıl etkisiz hale getirip kuleyi ele geçirmeyi planladığını... hangi silahları ve aletleri yaptığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف كيف يخطط ليشل حركة رجالك وكيف يخطط للسيطرة على البرج وأعرف الأسلحة والأدوات التي يصنعها |
Her gün, her gün senin bir kahraman gibi görünmeni sağlayan bütün silahları ve gelişmiş aletleri yapmak için sabahtan akşama kadar köle gibi çalışıyordum! | Open Subtitles | يوماً بعد يوم، أنا أكدح لصنع جميع الأسلحة والأدوات التي تجعلك بطلاً |
Diğer kanattan tasarruf edebilmek için tüm malzeme ve kitapları satıyorlar. | Open Subtitles | لذا، لكي يجمعوا التمويل اللازم لإنقاذ الجناح الآخر فإنهم يعرضون كل الكتب والأدوات المهجورة للبيع |