Aldığım parayı falan, her şeyi bana geri yerine koydurttu. | Open Subtitles | وقال اننا يجب ان نُعيد كل الأموال والأشياء الأخرى التى اخذتها |
İzbarço bağı denir. Gemileri falan bağlamakta kullanılır. | Open Subtitles | يستخدمونها للربط في القوارب والأشياء الخاصة بها |
Daha hiç bir şey konuşmadık ki... Maaş falan... | Open Subtitles | أنت لم تناقش معي أي شيء كالراتب والأشياء الأخرى |
Yani mobilya ve diğer şeyler çiniler, gümüşler, kitaplar ve tablolar. | Open Subtitles | أعني الأثاث والأشياء الأخرى مثل أطقم الصيني، والأواني الفضية والكتب واللوحات |
Kıllarımı filan keserim. | Open Subtitles | الخروج من شعرك والأشياء ، كما تعلمون. |
Bakıp diğer dünyaları ve gezegenleri düşüneceğim ve orada dönen şeyleri. | Open Subtitles | سأنظر وأفكر في كل العوالم والكواكب الأخرى والأشياء التي تحلق هناك |
Bu tür duyumlar ve şeyler olacak, ve ...orada olmadığımızda, insanlar farkedecek. | Open Subtitles | سوف يكون هناك الإشاعات من الإشاعات والأشياء و ... إذا لم نكن هناك , فإن الناس سوف يلاحظون ذلك |
Senin tarafından anlatımı. Seni buna zorlayan şeyler, falan... | Open Subtitles | ستعرضين كل شيئ من وجهة نظركِ والأشياء التي دفعتكِ لهذه المهنة |
Sanırım senin maaşını falan belirlememiz lazım. | Open Subtitles | اذا أظن انه يجب أن نناقش مكافئاتكِ,والأشياء المشابهة لذلك |
Belki çocuğun aşk mektuplarını falan sakladığı gizli bir kilitli kutusu falan vardır. | Open Subtitles | ربما لديها صندوق أمانات سري أو شيء من هذا القبيل ، في المكان الذي إختبأت فيه الرجل كان يحب الرسائل والأشياء أين ؟ |
Bak, huysuzluk yapmak istemem ama ben ıslah oldum ve sen hala yasa dışı işler falan yapıyorsun. | Open Subtitles | إسمع، لا أقصد أن أكون سلبياً هنا، لقد قدّمتُ تعويضاتي، ولكنّك ما زلت تتخطى القانون والأشياء. |
- Anlıyorum. Her neyse, geri dönüşümlü kumaş işimde, senin ticari bilginden faydalanabilirim belki demiştim yatırımcı bulmakta falan. | Open Subtitles | أرجو أن تشاركنى فى تجارة الأشياء المعاد تصنيعها تعثر على المستثمرين والأشياء |
Sürekli antrenman falan yaptığımdan pek vaktim yok. | Open Subtitles | لا وقت لديّ, فمع كل التمرين والأشياء الأخرى. |
Erotik de sayılır, küçük düşmeler falan, bunun gibi şeyler. | Open Subtitles | او شهوانية، كما لو أنها تتحدث عن الاهانة والأشياء من ذاك القبيل |
Bütün o kumlar, mumyalar falan, çok sıkıcı. | Open Subtitles | كلُ تلك الرمال, والمومياء والأشياء مملةٌ جداً |
Tanrım, ayaklarım bazen topuklu giyince çok acıyor ve kadınların konuştuğu diğer şeyler. | Open Subtitles | ياللهول, هل الكعب العالي يؤلم القدم أحياناً والأشياء الأخرى التي تتحدث عنها النساء |
Yani notları filan kastetmiyorum ama futbolda eyalet kupasını kazandım ve Glee kulübünde de Ulusal şampiyonayı. | Open Subtitles | {\cC2BBAFF}أعني، ليس على مستوى العلامات والأشياء الأخرى. {\cC2BBAFF}،لكن فزت بلقب دولي في كرة القدم {\cC2BBAFF}.بطولة |
Zincirleri filan olan? | Open Subtitles | مع السلاسل والأشياء |
Bütün bu karanlık, gizli küçük şeyleri yapman için ses seni yönetiyordu. | Open Subtitles | أنالأصواتتقوللكَ مباشرةأنتفعل.. كل هذه الأشياء الغامضة والأسرار والأشياء الصغيرة وتفعلها أياً كانت؟ |
Ters eğik çizgiler ve şeyler. | Open Subtitles | مثل الخطوط المائلة العكسية والأشياء. |
Çocukluğumda, buradaki herkes gibi Yıldız Savaşları'na hayrandım ve beni en çok büyüleyen şey ise Güç kavramıydı. Bu enerji tüm insanları ve nesneleri birbirine bağlar ve göremediğin zaman bile insanları hissetmeni sağlar. | TED | عندما كنت طفلة، كنت كالعديد ممن في هذه الغرفة، مفتونة جداً بحرب النجوم، وأكثر ما كنت مفتونة به هو مفهوم القوة، هذه الطاقة التي تربط الناس والأشياء ببعضها وتسمح لنا أن نشعر بالناس حتى وإن كنا لا نراهم. |