Boşver, şov için gece klübü bulmaya odaklan. | Open Subtitles | تعطي بو، والتركيز على إيجاد فرك النادي الليلي. |
Rahatlamayı hatırla, ve bir sonraki çalışmaya odaklan | Open Subtitles | لا تنسَ الاسترخاء والتركيز على التمرين الثاني |
Bence sakin olmalısın, ona kadar say, nefes alış verişine odaklan. | Open Subtitles | أعتقد أن عليك الهدوء والعدّ لـ 10 والتركيز على تنفُّسك. |
Bu bizim için egolarımızı ve yazarlık anlayışımızı arka koltuğa koymak ve esas aktivist olma sebebimize odaklanıp, tüm paydaşların gündemiyle bunu kaynaştırmayı deneyerek projenin esas amacına odaklanmayı sağlamak anlamına geliyordu: Bu, nehri ortaya çıkarma, suyunu arıtma, ve kamusal alanların herkes için olduğunu kanıtlamaktı. | TED | كان هو أن نأخذ غرورنا بتصاميمنا وحسّنا الإبداعي ورميه جانبا والتركيز أساسا على كوننا نشطاء وعلى محاولة توحيد جميع الأجندات لأصحاب المصلحة والتركيز على الأهداف الرئيسية للمشروع: أي كشف النهر ومعالجة مياهه، وتوفير الساحات العامة للجميع. |
Fakat kendimize odaklanmak ve başkalarına odaklanmak arasındaki ayrım hepimizi üzerinde durmaya davet ettiğim konu. | TED | ولكن هذا الفرق بين التمركز حول ذواتنا والتركيز على الآخرين هو ما أشجع على أن ننتبه إليه جميعًا. |
Eğer yardımımı istiyorsan otur ve konsantre ol. | Open Subtitles | إن أردت مساعدتي عليك بالجلوس والتركيز |
Bu tür hedef odaklı çalışmalar, çocukların dikkat ve konsantrasyon becerilerinin geliştirmesine de yardımcı olur. Bundan dolayı çok yararlı. | TED | هذا النوع من الممارسة القائمة على هدف أيضا يساعد الأطفال على تطوير قدراتهم على الانتباه والتركيز و هذا أمر عظيم |
Catherine'lerin gittiği aileleri üvey babaların kazara ölümleriyle karşılaştır ve birden çok tacizle suçlananlara odaklan. | Open Subtitles | إشارة مرجعية كل تلك الأسر ذهب إلى كاثرين مع الوفيات الناجمة عن حوادث من تشجيع الآباء، والتركيز على تلك |
Hey, odaklan ve bana hedefleri göster. | Open Subtitles | مهلا، والتركيز والحفاظ على تغذية لي الأهداف. |
O halde tüm bu saçmalıkları boş ver ve görevine odaklan. - Tamam. | Open Subtitles | وننسى كل هذه الأمور والتركيز على missiont |
"Hemen başla ve yaptığın işe odaklan." | Open Subtitles | العمل بجهد والتركيز للحصول " " على اللقطة وجعلها تعمل |
Ama şimdi, buna odaklan. | Open Subtitles | لكن في الوقت الراهن, والتركيز على ذلك. |
Sue, yalanın ayrıntılarına odaklan bu şekilde mideni kusmasın diye kandıracağız. | Open Subtitles | سو، والتركيز على تفاصيل كذب، بهذه الطريقة، سوف خدعة معدتك إلى لا barfing. |
Chris, hadi, burada ol, odaklan. | Open Subtitles | كريس، هيا، تكون موجودة، والتركيز. |
Her şeye ateş etmeyi kes ve odaklan. | Open Subtitles | وقف اطلاق النار كل شيء والتركيز. |
♪ Bu annenin geleceğiyim, odaklan ♪ | Open Subtitles | ♪أناالمستقبل من هذه الأم... ، والتركيز ♪ |
odaklanmayı ve çok hassas olmayı gerektiriyor. | Open Subtitles | انها تتطلب الصبر والتركيز |
O zaman temel soru: Gözünü ödülden ayırmamak ve sadece bitiş çizgisine odaklanmak egzersiz deneyimlerini değiştirdi mi? | TED | السؤال الهام إذًا: هل إبقاء أعينهم على الجائزة والتركيز الشديد على خط النهاية، غيَّرا تجربتهم في التمرين؟ |
Rahatlayacaksınız ve konsantre olacaksınız. | Open Subtitles | أتستطيع الهدوء والتركيز |
Ellerindeki simetrik zayıflıkları, hafıza ve konsantrasyon testini çalışma geçmişini, kurşun lehimine maruz kaldığını ve çözücü maddelerle içli dışlı olduğunu görünce, MR çektirdim. | Open Subtitles | الضعف المتوزع على يديك اختبارات الذاكرة والتركيز تاريخك الوظيفي تعرضك الى اللّحام والعمل مع المذيبات قمت بطلب الأشعاع المغناطيسي |
Bly odaklanma ve kararlılık göstermede problem yaşıyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | الجميع يريد معرفة ذلك بلاي يبدو بالفعل أن لديه مشكلة مع الاتساق والتركيز |
Müziği okurken, kesin ve çalışılmış hareketlerini yaparken dışarıdan sakin ve odaklanmış gözüküyor olabilirler. | TED | قد يبدون من الخارج بحالة من الهدوء والتركيز في قراءة النوتة وتطبيق الحركة المطلوبة بدقة وحرفية |