Ya açıklık, bir şirketteki eşitlik ve işbirliği duygusunu arttırırsa? | TED | ماذا إذا زاد الكشف الإحساس بالإنصاف والتعاون حقاً داخل الشركة. |
Yani, bizler maymunuz, ve paylaşmak ve işbirliği yapmak için doğduk. | TED | يعني، أننا قرود، ونحن نولد وننشأ للمشاركة والتعاون. |
20 milyon dolar tasarruf ettiler. En önemlisi, beklendiği şekilde insanlar kendilerini güvende ve organizasyondaki yönetim tarafından korunduklarını hissettiklerinden doğal reaksiyon güven ve işbirliği oldu. | TED | بذلك ادخروا 20 مليون دولار، والأهم من هذا، كما كان متوقعا، عندما شعر الناس بالأمان والحماية من طرف مدرائهم كانت ردة الفعل الطبيعية هي الثقة والتعاون. |
BM'nin şu anda dünyada uyum ve iş birliğini geliştirmede benzersiz bir önemi olduğuna gerçekten inanıyorum. | TED | إنني أؤمن بشدة أن للأمم المتحدة أهميةً لا تُضاهى في العالم اليوم من أجل تعزيز التكامل والتعاون. |
Bu yüzden devasa bir kültür makinesi düşünmek arzusundaydık, farklı alanları düzenleyip hayata geçirecek, ama etkileşmelerini ve iş birliği yapmalarını sağlayacak bir bina. | TED | لذلك أردنا تصوّر آلة ثقافية عِملاقة، كمبنى يٌنسق بين التخصصات المختلفة وينفخ فيها الحياة، ولكن يسمح لها بالتواصل فيما بينها والتعاون. |
Bu çok derin bir güven ve dayanışma hissi. | TED | إنه ذلك الشعور العميق بالثقة والتعاون. |
Yani güven ve dayanışma çok önemli burada. | TED | لذا فالثقة والتعاون مهمان جدا هنا. |
Profesyonel gelişime ve işbirliğine ve diğer birçok şeye yatırım yapıyor. | TED | إنهم يستثمرون بالتطوير المهني والتعاون وفي أشياء أخرى عديدة. |
Sesler için sınırlar belirliyordum ve iddialı bir şekilde etkileşimde bulunmaya çalışıyordum ancak saygılı; iletişim ve işbirliğine dayalı yavaş bir süreç oluşturarak, böylece birlikte çalışabilir ve birbirimize destek olmayı öğrenebilirdik. | TED | أريد أن أضع حدودا للأصوات، وأن أحاول التعامل معها بطريقة حازمة ولكن باحترام، تكوين عملية بطيئة من التواصل والتعاون نستطيع من خلالها تعلم كيفية العمل معاً ودعم بعضنا البعض. |
Başarı hikâyemizin en büyük kısmı; paylaşma ve işbirliği isteğimiz ve yeteneğimizden geliyor. | TED | تعبر رغبتنا وقدرة على المشاركة والتعاون جزءا كبيرا من قصة نجاحنا. |
Kendinizi ifade ve işbirliği için yeni platformlar inşa ediyorsunuz. | TED | أنت تبني أطر للتعبير عن الذات والتعاون. |
Toprak bilimi, ayrışma, alternatif ölüm bakımı, hukuk ve mimarlık konularında uzmanlarla partner olduk ve işbirliği yaptık. | TED | قمنا بالشراكة والتعاون مع خبراء في علم التربة، التحلّل، رعاية الموتى البديلة، القانون، والهندسة المعمارية. |
Size takım çalışması ve işbirliği hakkında hikayeler anlatmayacağım. | TED | أنا لن أخبركم قصص عن العمل كفريق واحد والتعاون |
Birbirimize güvenmez ve işbirliği yapmazsak, bu iş biter. | Open Subtitles | إذا كنا لا نستطيع تثبيت الثقة والتعاون فقد إنتهينا. |
Uzlaşmada ve iş birliğinde gerçekten çok iyiler. | TED | وكانوا جيدين في المساومة والتعاون. |
Şerif Frank Aguirre ve teşkilatının desteği ve iş birliği olmadan bunların hiçbiri mümkün olmazdı. | Open Subtitles | لم يكن أي من هذا ممكناً من دون الدعم المباشر والتعاون من قبل المأمور (فرانك آجيري) وقسم مأمور مقاطعة (مونرو) |