Eşcinsel ve transeksüel olarak biz genellikle kurumlardan ve geleneklerden dışlanırız. | TED | كشاذة وأخر متحول جنسياً، غالباً ما يتم استبعادنا من المؤسسات والتقاليد. |
Dine ve geleneklere bağlı bir yaşam sürmeyi tercih ediyorum Majesteleri. | Open Subtitles | أفضل أن أعيش حياة تستند على التقوى والتقاليد ، ياصاحب الجلالة. |
Adem ile Havva'nın hikayesini, Hint ve Mısır geleneklerinin ışığında okursak, hayat ağacını koruyan yılanın Kundalini olduğunu görürüz. | Open Subtitles | إذا قرأنا قصة آدم وحواء في ضوء الفيدية والتقاليد المصرية نجد أن الثعبان الذي يحرس شجرة الحياة هو الكونداليني. |
Bana o kadar aile ve gelenek saçmalıklarıyla ilgili nutuk çekiyorsun ama kendin birinin kocasına, çocukların babasına bağlama çekiyorsun. | Open Subtitles | أنت تعطيني كل تلك الحماقة المقدسة حول العائلة والتقاليد وأنتِ تمارسين الحماقة مع زوج شخص ما ، وأب لبعض الأطفال؟ |
Bu sadece sert dini fetvalarla kabul edilmiş ve kadınlara empoze edilmiş bir gelenek ve görenekti. | TED | لقد كان ذلك فقط جزءا من العادات والتقاليد والتي تكرسّت بالفتاوى الدينية الصارمة وطُبقّت على النساء. |
Böyle zengin kültür ve geleneklere sahip bir yer için çok yazık. | TED | وإن هذا لأمر مؤسف في مكان بهذه الثقافة الغنية والتقاليد. |
Babamın geleneklerimize bağlılık konusunda oldukça sıkı kuralları sayesinde, şarkılar, kültürler, gelenekler, hikayeler, dağlar ve bir sürü koyunla dolu bir hayatım oldu. | TED | بفضل قوانين والدي الصارمة حول الحفاظ على عاداتنا وتقاليدنا، كان يتوجب علي عيش حياة مليئة بالأغاني والثقافة والتقاليد والقصص والجبال، والكثير من الخراف. |
Belki de saf kimliklere bağlı kalmak bir gelişmemişlik göstergesidir ve etnik, ulusal ve dini gelenekler de size iyi gelmiyordur. | TED | ربما يُعد التمسك بالهويات النقيّة علامةً على عدم النضج والعرقيّة والقومية والتقاليد الدينية هي أمور سيئة بالنسبة لك. |
Bu referansların bir kısmı yüzyıllar boyunca daha gizemli bir hâle gelmiş olsa da, Orta Çağ Avrupalıları diğer sanat biçimleri ve sözlü anlatım aracılığıyla onlara aşinadır. | TED | كان الأوروبيون في العصور الوسطى على دارية بكل هذه الإشارات كما هو مذكور في أشكال الفن والتقاليد الشفهية، ومع ذلك، أصبح البعض أكثر غموضاً على مر العصور. |
ve bu iyi bir damak tadı ve gelenekle alakalı. | TED | وهذا يرمز إلى الذّوق الرفيع والتقاليد الجيّدة. |
Para, prestij ve geleneklerin üstüne bu değerleri çıkarmak istiyorlar. | TED | يريدون إعلاءها فوق أشياء مثل المال والمظاهر الاجتماعية والتقاليد. |
ve belki de kendi bakış açımızdan daha da ilginç olanı, yenilik arayışı davranışları ile gelenek ve muhafazacılık arasındaki bir diğer gerilimdir. | TED | ومن المحتمل أنها أكثر إثارة من منطلق نظرتنا للأمور، توتر أخر بين سلوكنا تجاه الحداثة والتقاليد أو الحفاظ عليها. |
"...ve zamanla, geleneklerle yerleşen..." | Open Subtitles | سخافات آبائنا الراسخة بفعل الزمن والتقاليد |
Geleneksel bir düğün de aile değerleri, ahlak ve adetler vardır. | Open Subtitles | وحفل الزفاف تجسيد لروح الأسرة والقيم والتقاليد. |
Ama, Silah Ustasının seçimi için, oy birliği gereklidir, ve geleneklerimize göre bir gösteri _BAR_yapıIması gerekir. | Open Subtitles | ولكن، عند اختيار معلّم الجند علينا أن نتفق جميعاً والتقاليد تقضي بأن يكون هناك عرضٌ مرئي |
Bunu da gelenek ve din maskelerinin ardına saklanarak yapıyorlar. | Open Subtitles | مغلفة بأغلفة من العادات والتقاليد محكومة بأغطية الدين السخيفة |
Haklarınız, gelenekleriniz ve hayatınızla ne yapmak istediğiniz umurumda değil. | Open Subtitles | ..لا تهمني إطلاقاً الحقوق والتقاليد أو ما تفعلونه في حياتكم اليومية |
Erişim zorlukları ve avlanmayı yasaklayan gelenekler platonun bazı bölgelerinde vahşi hayvanların bugün bile rahatsız edilmeden yaşayabilmelerini sağlıyor. | Open Subtitles | مزيج من عدم امكانيه الوصول والتقاليد القديمة التي حرمت الصيد، يعني انه في بعض اجزاء من الهضبه |
First Üniversitesi Basketbol Takımı geleneklerini ve tarihlerini temsil eder. | Open Subtitles | يمثّل التاريخ والتقاليد الطويلة فريق كرة سلة الجامعة الأولى. |
Fang Shijie, şimdi First Üniversitesi Basketbol Takımının tarihini ve geleneklerini temsil ediyor. | Open Subtitles | فانج شيجي يمثّل الآن التأريخ والتقاليد الطويلة فريق كرة سلة الجامعة الأولى. |