Onlara istatistikleri gösterdikten sonra "Tamam, bütün radyo istasyonlarını, hatta televizyon istasyonlarını kullanabilirsin." | TED | وبعد ان اعطيتهم بعضاً من الاحصائيات وافقوا على اعارتنا جميع محطات الراديو والتلفاز |
Sadece 15 amper ama ışıklar, televizyon ve dondurucu için yeterlidir. | Open Subtitles | شدة التيار 15 أمبير فقط ولكنّه كافي لتشغيل الأضواء والتلفاز والمجمد |
Benim için gökyüzü daima gridir, çiçekler daima gridir ve televizyon hala siyah beyazdır. | TED | بالنسبة لي، فإن السماء دائماً رمادية، الزهور دائماً رمادية، والتلفاز لا يزال باللونين الأبيض والأسود. |
Cinsiyet kolaydır. Cinsiyete göre reklam tasarlamak kolaydır, sanal dünyada ve TV'de, insanları cinsiyete göre hedeflemek kolaydır. | TED | من السهل استخدام الجنس وابتكار إعلانات اعتماداً عليه، واستهداف الناس عبر الإنترنت والتلفاز اعتماداً على الجنس. |
Bilirsin, TV ve telefonlar yüzünden havada çok fazla manyetik dalga dolaşıyor. | Open Subtitles | أتعلمين أن هناك ملايين من الموجات الكهرومغناطيسية تسير في الهواء بسبب الهاتف والتلفاز |
Sabah ilk işiniz yatak odasından radyoyu dairelerinden de televiyonu almak olsun. | Open Subtitles | أريدأنينقلالمذياع... من غرفة النوم، والتلفاز من روضة الأطفال |
Çocuk yaşta obez olmak televizyonda gördüğünüz gibi değil. | Open Subtitles | أريد أن أخبر الناس أن بدانة الأطفال ليس ببساطة ما تصوره الصحافة والتلفاز |
Medya üzerine yüksek lisansım, film ve televizyon sektörlerinde üst düzey iş geçmişim vardı. | TED | فقد حصلت على درجة الماجستير في الإعلام وتقلدت مجموعة من المناصب رفيعة المستوى في مجال صناعة الأفلام والتلفاز. |
Bildiğiniz üzere, hem bilgisayar, hem televizyon 60 yaşında ve bugün onların ilişkisi hakkında konuşmak istiyorum. | TED | كما تعلمون أن عمر أجهزة الكمبيوتر والتلفاز بلغت الستين سنة مؤخرا. واليوم أود التحدث عن العلاقة بينهما. |
Telefon, teketek haberleşme sağlamıştı. televizyon, radyo, dergiler, kitaplar ise "tekten çoka" iletim sağlamışlardı. İnternet ise "çoktan çoka" iletişim sağlıyor. | TED | والتلفاز والمذياع والكتب أعطتنا نموذج الإتصال من طرف واحد للكل الأنترنت أعطتنا نموذج التصال بين الكل والكل لأول مرة |
Evet, ben burada olacağım, sen burada olacaksın televizyon burada olacaktır. | Open Subtitles | نعم، سأكون أنا موجود وأنتِ موجودة والتلفاز موجود |
Bunlar bir dahaki sefere televizyon karşısında sızarken izlediklerimizden. | Open Subtitles | لذا ، المرة القاجمة عندما نسقط في النوم والتلفاز يعمل |
Ama basın ve televizyon tarafında gençler var. | Open Subtitles | ولكن لديهم بعض الأطفال يعملون على الملصقات والتلفاز |
İnan bana, küfür ve TV hakkında her şeyi biliyorum. | Open Subtitles | ثقوا بي انا اعلم كل شئ عن القسم والتلفاز |
Bunu 500 dolara alabiliriz, az önceki takım 150 dolar olabilir, yine, zamanla ödenir, iki yılda tamamı ödenir, TV'yi de alabilirsiniz. Yani ampuller ve TV. | TED | يمكننا أن نحصل على ذلك بحوالي 500 دولار، العِدة السابقة كانت 150 دولار، وأيضًا، هذا مدفوع على أقساط مع الوقت، يستغرق سنتين لدفع جميع الأقساط، ويمكنك أن تحصل على التلفاز، فالمصباح والتلفاز. |
Sabahları yemek, TV ve neredeyse her şeyin olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | هل كنت تعلمين أنهم يقدمون الطعام والتلفاز في الصباح، وتقريباً كل شيء؟ |
Sabit telefonlar, mobil telefonlar ve IT ağlar gitti. TV ve radyolar çalışmıyor. | Open Subtitles | كما سقطت كل خطوط الهاتف الجوال والأرضية وشبكات الحاسوب ، وانقطع بث الراديو والتلفاز |
Sabah ilk işiniz yatak odasından radyoyu dairelerinden de televiyonu almak olsun. | Open Subtitles | أريد أن ينقل المذياع... من غرفة النوم، والتلفاز من روضة الأطفال |
Onlarda kaldım, karısı ve oğluyla birlikte çalıştım, Eric. ve Marshall dan 600'e kadar alıntı elde ettik hepsi zamanının ötesinde olmasından dolayı mükemmeller, olan biteni bu kadar çok öngörebilme reklamcılıkta, televizyonda ve medya dünyasında. | TED | عملت مع زوجته وابنه ,ايريك, وخرجنا بما يقارب الــ 600 اقتباس من مارشال وكانوا رائعين جدا من حيث أنه سبق الزمن وتوقع الكثير مما حدث في مجالاات الاعلان , والتلفاز, والإعلام. |
Bu açık televizyonla yapamam. | Open Subtitles | لا يمكنني المضاجعة والتلفاز يعمل |
Haberleri izleyip kudurmayalım diye telefonları ve televizyonları kestiler. | Open Subtitles | لقد قطعوا كل الهواتف والتلفاز حتي لا نشاهد الأخبار ونغضب |
Gazetelerde, TV'de, radyoda, konu medyanın her yerindeydi. | TED | استحوذت فيهم قصتي على اهتمام وسائل الأعلام، الصحف والتلفاز والراديو. |