"والتوابل" - Translation from Arabic to Turkish

    • ve baharat
        
    • ve baharatla
        
    • baharatlı
        
    • Baharat ve
        
    • baharatlar
        
    • ve baharatlarla
        
    İpek ve baharat pazarının tüm kazançları şehrin süslenmesinde kullanılmıştır. Open Subtitles وهكذا، فإن الأرباح التي جاءت من السوق من الحرير والتوابل واستثمرت لتجميل المدينة مع روعة
    şey, vajinanın şeker ve baharat gibi tadı olduğunu bilmiyordum. Open Subtitles حسنا, هذا بالتأكيد لم يكن له طعم السكر والتوابل
    Okey, 9 mum yerleştirmemiz gerek yağla ve baharatla yağlayıp çembere yerleştirin. Open Subtitles لقد جهزت الشموع التسعة ودهنتهم بالزيت والتوابل, ووضعتهم بشكل دائرة
    Beş düzine kurabiyeyi şeker ve baharatla süslemek gibi... Open Subtitles مثل تزيين 5 دزينات من الكعكات بالسكر والتوابل
    baharatlı yemekleri seviyorum. baharatlı yemekleri severim. Baharat benim kanımda var. Open Subtitles أود الطعام حار، وأنا أحب حار الغذاء، والتوابل في بلدي bloodt.
    Gördüğünüz gibi cupcake şekerli bir hayal dünyasını gösteriyor çünkü biz "şeker, Baharat ve güzel olan her şey" sözüne uymaya çalışan iki kızız. Open Subtitles أيضا يظهر كعك بمزيج من الصور الحلوة لان نحن فتاتان نحاول تقديم تصميم نظامٍ معيّن مع عبارة السكر والتوابل وكل شيء جميل
    Kumaşlar ve baharatlar yıldızlı bir gökyüzünün altında el değiştiriyorlar. Open Subtitles الأقمشة والتوابل يُتاجَر بها تحت السماء المضاءة بالنجوم
    Doğumdan bile önce kendi kültürlerinin mutfağına özgü tat ve baharatlarla tanıştırılıyorlar. TED كان يجري تعريفهم على النكهات والتوابل للمأكولات المميّزة لثقافتهم حتى قبل الولادة.
    Bu takımın aynen o 11 bitki ve baharat gibi pürüzsüzce birbirine kenetlenmesini istiyorum. Open Subtitles الان نحن نحتاج أن يكون الفريق مترابطا تماما مثل هذه الاعشاب والتوابل
    Geleneksel "Şeker ve baharat" üzerinde biraz değişiklik yapıp baharatı başa koyduk çünkü... Open Subtitles نحن طورنا اسم "السكر والتوابل" التقليدية في وضعنا التوابل أولا لأننا...
    Benim şeker ve baharat teknem bir tarafa senin çirkin alkollü teknen de diğer tarafa gidiyor. Open Subtitles سفن شريكنا تسير في اتجاهات مختلفة إن السكر والتوابل السفينة تسير باتجاه واحد وات تعني خمر (كرووز) القبيح
    Galiba silahı 12 çeşit hakiki ot ve baharatla dolu! Open Subtitles يبدو أن سلاحه مليئ باللحم والتوابل
    Mümkünse, biraz ot ve baharatla. Open Subtitles مع قليل من الأعشاب والتوابل
    Onbir çeşt otlu ve baharatlı, tam yağIı. Open Subtitles زبدة محلاة، مع 11 نوع من الأعشاب والتوابل
    Yalnız baharatlı şeyler bana iyi gelmiyor. Open Subtitles صدقني، أنا والتوابل لا نتفق جيدا
    Siz ikiniz şeker, Baharat ve çok da güzel olmayan şeylerin birleşimisiniz. Open Subtitles انتم اثنين هو مزيج من السكر والتوابل والأمور ليست لطيفة جداً
    İçi balkabağı, Baharat ve tereyağı dolu. Open Subtitles إنها مكتنزة بالقرع والتوابل والزبدة
    baharatlar da feci acı. Fazla değil, biraz koyarsan. Open Subtitles والتوابل حاره جدا، كما تعلم ليس كثيرا، وليس قليلا جدا،،،
    Şifalı otlar ve baharatlar satan dükkânını 20 yılı aşkın süredir işletiyor. Open Subtitles ظلت تدير محلّها بائعة الأعشاب الطبية والتوابل لأكثر من عشرين عاماً
    Öte yandan Yunanlılar güzel kokular ve baharatlarla ölülerini yağlıyorlarmış. Open Subtitles اليونانيون على الجانب الآخر، غسلوا موتاهم بالعطور والتوابل.
    Ardından onu çiçekler ve baharatlarla doldururlar. Open Subtitles بعد ذلك يعيدونها مع الزهور والتوابل.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more