Bu yüzden bir kaç yıl önce, biraz zaman ayırıp bu devasa veritabanıyla konuşmam gerektiğini düşündüm, ve ona şunu sordum, insanlar bir ülkeyi neye göre tercih eder. | TED | إذا، منذ بضع سنين، فكرت أخذ إجازة والتوجه لقاعدة البيانات تلك وسؤالها، لماذا يفضل الناس بعض الدول أكثر من الأخرى؟ |
MW: Yatakta çok uzun süre uyanık kalıyorsanız yataktan çıkıp başka bir odaya gitmeli ve başka bir şey yapmalısınız. | TED | ماثيو: إذا كنت تتقلب في فراشك لفترة طويلة مستيقظًا، عليك النهوض من سريرك والتوجه لغرفة أخرى وعمل شيء مختلف. |
Ancak Linda sabrediyor çünkü birkaç ay önce bana dediği üzere protesto ona bir anlam ve yön hissi vermişti. | TED | ولكنها مثابرة، لأنه كما أخبرتني قبل عدة أشهر، أن الاحتجاج أعطاها شعورًا من الأهمية والتوجه الهادف. |
Acilen Tiran'a doğru yola çıkan Dışişleri Bakanı Ciano Kral Zog'un kötü yönetimine ve halkın yoksulluğuna son veren büyük İtalya'nın temsilcisi olması sebebiyle coşkuyla karşılandı. | Open Subtitles | والتوجه فوراً لـ تيرانا وزير الخارجية يتلقى التحيه بحرارة |
Lütfen, sakin olun ve ana çıkış kapısına doğru yürüyün. | Open Subtitles | نرجو منكم التزام الهدوء والتوجه مباشرة إلى البوابة الرئيسية |
İnsanlarına şehri tahliye etmelerini ve geçide yönelmelerini söyle. | Open Subtitles | أخبر شعبك بأخلاء المدينة والتوجه إلى البوابة |
Dibe kadar tüneller açıyor ve buzu, beyaz karıncaların yaptığı gibi İsviçre peynirine çeviriyor. | Open Subtitles | اضطروا للاخلاء والتوجه لنيو زيلاند لكني أريد أن أركز على غرب أنتاركتيكا |
Ama yaklaşık 50 milyon yıl önce yürümeye bir son verdiler ve ilk geliştikleri yer olan okyanusa geri dönmeye karar verdiler. | Open Subtitles | وقبل خمسين مليون عام تقريباً، قررت الأنتقال. والتوجه إلى المحيط، حيث عاشت يوماً ما. |
Ayrıca nehirden içeriye doğru gitmek, tedaviyi yaymak ve insanların bizi kabul etmesi anlamına geliyor ki görevimiz de bu. | Open Subtitles | والتوجه أعلى النهر يعني أننا سننشر العلاج كسب القلوب والعقول، التى هي رسالتنا |
Dönüşü ve gidecekleri yeri biliyorlardı. | Open Subtitles | كانوا بوضوح يعرفون الأستدارة والتوجه في الطيران بالضبط. |
Vadiyi elverişli hâle getirmek daha fazla taşınabilir su için kuzeye gitmek ve daha büyük bir sınır oluşturmak hakkında notları var. | Open Subtitles | كتب الملاحظات حول إستصلاح الوادي، والتوجه شمالًا حيث المياه الصالحة للشرب بناء محيط أوسع |
ve Aslında uydu görüntülerin birleşimini Gezgin'in gerçekte bilim yapması için kulandık, çünkü büyük bölgeleri gözlemleyebiliriz ve ardından o Gezginleri etrafta dolandırabilir ve temelde belli bir yere gönderebilirsiniz. | TED | في الواقع، قمنا بالاستعانة بالأقمار الصناعية و العربة الجوالة للقيام بالتجارب العلمية لأننا نستطيع مراقبة مساحات كبيرة و من ثم توجيه العربة للتحرك في هذه المناطق والتوجه ببساطة إلى أماكن محددة |
Aslında tansiyon o kadar yüksek, baskı o kadar yoğun, terörizm o kadar yaygındı ki Rosa Parks ve kocası işini kaybetti, iş verilmeyen kişiler oldular ve sonunda Güney'i terk edip taşınmak zorunda kaldılar. | TED | في الحقيقة، هناك الكثير من التوتر، هناك الكثير من الضغط، هناك الكثير من الإرهاب، فروزا باركس وزوجها، فقدوا وظائفهم، وأصبحا عاطلين عن العمل وفي الأخير كان عليهما الرحيل والتوجه جنوبًا. |
Şimdi, konuyu kısa ve öz tutmak istiyorum. | Open Subtitles | والآن اريد الاختصار والتوجه للمقصد |
Fırlatmayı gerçekleştirmeli ve acil durum inişi yapmalıyız. | Open Subtitles | -يمكنك إتخاذ وضع الإطلاق والتوجه لطاقم الطواريء |
Toplantıları bırakıyor ve hızlı bir şekilde tuvalete gidiyorum. | Open Subtitles | يجب علي أن أغادر الاجتماعات والتوجه الى الحمام. حسنا... |
Beden eğitimi hayatimin önemli bir bölümüdür, en az uyanmak ve yıkanmak kadar. | Open Subtitles | "ت.ب" لها نفس الأهمية في حياتي كالاستيقاظ صباحاً والتوجه للحمّام |
Bayan V bizim hapisten çıkmamız ve akademiye girebilmemiz için kocasına torpil yaptırdı. | Open Subtitles | سيدة (في) وزوجها سحب بعض من خيوط الجريمة ساعدنا بالخروج من السجن والتوجه الى الاكادمية |
ve sizi dans pistinde istiyoruz. | Open Subtitles | والتوجه لقاعة الرقص |
ve evimi geri verin! | Open Subtitles | والتوجه لمنزلي! |