"والدمار" - Translation from Arabic to Turkish

• ve yıkım
• ve yıkıma
• ve yıkımı
• ve yıkımın
• ve yıkımdan

Yörüngeler bu sonu gelmeyen yaratma ve yıkım döngüsünde itici güçtürler.
المدارات هي القوّة الدافعة وراء تلك الدائرة الأبدية من الخلق والدمار

Otoriter rejimlerin istikrar ve güvenlik anlayışı terorizm, şiddet ve yıkım dışında hiç bir şey yaratamaz.
إن أمن واستقرار الأنظمة المستبدة لا يوجد سوى الإرھاب والعنف والدمار.

Ölüm ve yıkım ile yüzleştiğimizde dünyevi farklılıklarımız buharlaşır, ve bir kaç saat için bile olsa hepimiz Bir oluruz.
في وجه الموت والدمار تتلاشى فروقاتنا الدنيوية ونصبح كلنا شخص واحد حتى ولو لبضع ساعات.

Afganistan savaşının haberini yapıyordum, ve El Cezire'nin bir muhabiri olarak savaşın yol açtığı acı ve yıkıma şahit oldum.
كنتُ أغطي مجريات الحرب في أفغانستان، وشھدتُ كمراسل للجزيرة حجمَ المعاناة والدمار. الذي خلفَته تلك الحرب.

Her korku ve yıkım insanları beyinsiz, ruhsuz robotlar sürüsüne çevirme girişimlerinden gelmiştir.
كل الرعب والدمار جاء من محاولات لإجبار الرجال ليكونوا قطيع من عديموا العقول، عديموا الروح كالألات

Dünya, içindeki sıvı lavı dışarı kusmak isterse ölüm ve yıkım günlük bir hal alır.
عندما يقرر الأرض ل يقذف بها في الحمم المنصهرة , الموت والدمار هي نتيجة المعتاد.

Ne zaman bir Kriptonluyla temasa geçsen, tek yaptıkları ölüm ve yıkım getirmek oldu.
كل مرة تتصل بكريبتوني، تجدهم يسعون للموت والدمار

Bize ölüm ve yıkım getirmeyeceksin bir daha.
أنت لن تجلب لنا الموت والدمار لنا مرة أخرى

-Neden? Kaos ve yıkım başlatmak için yarığı provoke ediyor.
لكي يدفع الصدع إلى إحداث الفوضى والدمار الشاملين

Bu artık bir kahramanlık savaşı değil, bu artık ölüm ve yıkım demektir.
وتلك الجثث المتعفنة للجنود لم تعد هذه فكرة عن الحرب البطولية بل تعبر هذه عن الموت والدمار

Kana susamışlık ve öfkeyle sarmalanmış savaş beyi ve adamları Midlands'ı dolaşıp, sağa sola saldırmışlar artlarında ölüm ve yıkım bırakmışlar.
عاصفة و شهوة لأراقة الدماء وغضب وسوية سيد الحرب ومحاربونه هاجوا خلال الاراضى الوسطى وتركو الموت والدمار في صحوتهم

Onun emriyle, diyar diyar dolaşıp arkalarında ölüm ve yıkım bırakan korkunç ve vahşi bir güce dönüştüler.
وتحت قيادتها أصبحوا قوة مرعبة ووحشية و تجولوا خلال الأراضي تاركين الموت والدمار في صحوتهم

Ama bazen de olumsuz olur işte o zaman kaos ve yıkım oluşur ki zaten bu yüzden elektrik kablolarının kontrolü bu kadar önemlidir.
وأحياناً قد يكون العكس وعندها تحصل على الفوضى والدمار

Ölüm ve yıkım Darth Maul ve Savage Opress dış uzaydaki saldırdıkları gibi kaosu yayıyorlar.
الموت والدمار دارث ميول وسافاج اوبرس اشاعوا الفوضي فى تقدمهم الى الحافة الخارجية

Sen, düzen ve barış için savaşıyorsun. Ben, kaos ve yıkım için!
أنت، تكافح من أجل النظام والسلام، بينما أنا، للفوضى والدمار.

Evrende sadece akıl almaz boyutlarda doğum ve yaratılış yoktur, aynı zamanda karmaşa ve yıkım da yaşanır.
ليس هناك فقط الولادة و خلق بمقياس العقل، لكن أيضا الفوضى والدمار بنفس الحجم

Ölüme ve, yıkıma... kaosa, pislige, açlıga inanıyorum.
أنا مؤمن بالموت والدمار الفوضى والقذارة والطمع

Danyal'ın kitabı böyle bir olayı önceden bildirerek ölüm ve yıkıma işaret ediyordu.
سفر دانيال يتنبأ بلحظة مثل هذه ووعد بالموت والدمار

İlahlaştırmak için kurulmuş bir kilise sadece hırs ve yıkıma sebep olur.
والكنيسة التي تقوم على تمجيد ذلك تؤدي فقط إلى الكثير من الطمع والدمار

Almanya'yla savaşın getirdiği korku ve yıkımı ilk elden tecrübe ettim.
و كتجربة خُضتها بنفسي الرعب والدمار اللذان خلفتهما الحرب مع ألمانيا

Kıyım ve yıkımın aracı olmaları uçakların kaderinde var.
طائرتي قدرت أن تصبح أدوات .القتل والدمار

Üzgünüm ama 400 yıllık ölüm ve yıkımdan sonra bence artık adadan atılmanın zamanı gelmiştir.
من الموت والدمار يبدو لى أنه تم التصويت لك للخروج من الجزيرة ، هل أنا على حق؟