Herhangi bir şekilde kimsenin haberi olmadan altını alsak bile tüyo doğru olsa ve hatta altın alınabilecek durumda olsa bile... | Open Subtitles | حتى لو بطريقة ما تمكنا من الأبحار لاسترداد ذلك الذهب دون علم أحد، حتى لو كانت المعلومات صحيحة والذهب يمكن استرجاعه |
Bu resimde gördüğünüz herşey ticari nitelikte: bakır, kurşun, gümüş, çinko ve altın. | TED | كل ما ترونه في الصورة هو منتجات صالحة للإستخدام في التجارة النحاس ,الرصاص ,الفضة ,الزنك والذهب |
Rehineler, asker kaçakları mahkûmlar ve altın sizde kalacak. | Open Subtitles | سوف تسترد الرهائن، والفارين، السجناء والذهب. |
Kendi elleriyle camdan ve altından bir tabut yapıp yanında ebedi nöbet tuttular. | Open Subtitles | لذا صنعوا تابوت من الزجاج والذهب وبقوا فى حراسة دائمة لها |
Metallerin nasıl birleştirileceğini, altınla gümüş ve altınla bronz vs oranlarını almayı bilen simyacılardı. | Open Subtitles | إن الكيميائيين هم من يعلمون طريقة دمج المعادن معاً وطريقة الحصول على نسبة هذا الذهب للفضة والذهب للبرونز وهكذا |
Ve altınlar, Yüzbaşı Ziahou'nun kendi elleriyle teslim edilecek. | Open Subtitles | والذهب سيسلم من قِبل النقيب "شوان" بنفسهِ |
Zırhlar, miğferler, kılıçlar ve bizleri İngiltere'nin atları ve altınları olan zengin adamlarına dönüştürecek her şey. | Open Subtitles | دروع وخوذات وسيوف وسنصل لإنجلترا رجالا أثرياء بالجياد والذهب |
Ailemden önce, siz gringolar gelir at,altın,kadın ne isterseniz alırdınız. | Open Subtitles | قبل أن تأتو أنتم أيها الغرباء وتأخذون الخيول، والذهب والنساء، وأي شيء ترغبون به |
Erkeğin kalbine giden iki şey vardır; Kurşun ve altın. | Open Subtitles | شيئان يدخلان مباشرة في قلب الشخص الرصاص والذهب. |
Sonra, başka ürünler de var... donmuş portakal suyu...ve altın gibi. | Open Subtitles | وهناك منتجات أخرى مثل عصير البرتقال المثلج، والذهب |
Beş kişi ve altın asla bir sala sığmaz. | Open Subtitles | لا محالة . لخمسة أشخاص والذهب سيلائم على أيّ طوافة. |
Bulabildiğiniz kadar altın ve gümüş getirin. | Open Subtitles | اشتري على قدر ما تستطيع من الملابس والذهب والفضه |
"altın, elmas ve yakutlar. Ayaklarınla üzerlerine basabileceksin. " | Open Subtitles | 'والذهب والماس والياقوت حتى القدمين يمكن ان يتازم عليهم |
Anneniz ve kız kardeşlerinizde para ve altın olmasını sağlayın. | Open Subtitles | تأكد أن تحصل أمك وأختيك على المال والذهب |
Platinyum ve altın. Muhtemelen 40 yıl öncesinden. | Open Subtitles | من البلاتين والذهب على الأرجح من 40 سنة ماضية |
"Ateş", "pençe", "uçmak," "bâkirelerin çalınması" ve "altın" ı onlarca kez Google'da arattım ve hep aynı yere çıkıyor. | Open Subtitles | لقد بحثت عن نيران ومخالب وتحليق مازالوا عذاري والذهب وكل هذا يأخذني الي نفس المكان |
Ayrıca altın ışığı çeker yani karanlıkta yerin rahatça belli olur. | Open Subtitles | والذهب يعكس الإضائة. وذلك يجعلك سهل الرصد أثناء الليل. |
Aynı zamanda kil tuğla yada altından | Open Subtitles | حتى إن كان ذلك الحجر مغلفاً بالأخضر والذهب |
Aynı zamanda kil tuğla yada altından | Open Subtitles | حتى إن كان ذلك الحجر مغلفاً بالأخضر والذهب |
Cebimi soydun, cebimdeki gümüş ve altını çaldın, delikanlı -- gümüş ve altını. | TED | لقد سرقت جيبي، لقد سرقت جيبي، من الفضة والذهب يا فتى من الفضة والذهب. |
Hayatımızı ipek ve altınla öreceğine yemin ettin. | Open Subtitles | ...قد أقسمتَ بأن ننسج حياتنا معًا بخيوطٍ من الحرير والذهب... |
İpekler, altınlar, mermerler, el yazmaları. | Open Subtitles | إلى الحرير والذهب والرخام والمخطوطات. |
Zırh, miğfer, kılıç İngiltere'ye atları ve altınları olan zengin adamlar olarak döneceğiz. | Open Subtitles | . دروع ، خوّذ و سيوف "سنصنع لـ "إنجلترا ، رجال أغنياء . مع الخيل والذهب |