Yasal tecavüz, sahtecilik, canice saldırı, silahlı soygun ve de cinayet. | Open Subtitles | والأعتداء الأجرامى, والسطو المسلح والقتل |
25'ine gelmeden altı eyalette birden polis tarafından saldırı, silahlı soygun ve yasadışı servetiyle bir çıbanbaşı olarak aranacaktır. | Open Subtitles | قبل أن يبلغ عمر 25 سنة سيكون مطلوب من قبل الشرطة في ستّ ولايات للإعتداء، والسطو المسلح |
Pekala bay Cartwright 50 yıllık cezanızın 40 yılını tamamlamışsınız silahlı soygun ve cinayet suçunuz var. | Open Subtitles | لقد أكملت 40 عاما من حكم 50 عاما بتهمة القتل والسطو المسلح |
Saldırı ve silahlı soygun sucundan tutuklusun. | Open Subtitles | أنت رهن الإعتقال بتهمة التهجم والسطو المسلح |
Jamie Kamaka'yla tanışın. Saldırı ve silahlı soygun suçları var. | Open Subtitles | قابلوا "جايمي كاماكا" عدة تهم بالاعتداء والسطو المسلح, |
Hırsızlık ve silahlı soygundan hapis yatmış. | Open Subtitles | قضى فترة سجن للسرقة والسطو المسلح. |
Gasp ve silahlı soygundan bir beş yılda Kentucky'de. | Open Subtitles | وخمسة أخري في(كينتاكي)بتهمة الأبتزاز والسطو المسلح |
Cinayetten, silahlı soygun ve kaçakçılıktan. | Open Subtitles | بسبب جرائم القتل والسطو المسلح والتجارات الغير شرعية -مخدرات او... |
Lewis Snart, hırsızlık ve silahlı soygun yüzünden hapse düşmüş. | Open Subtitles | (لويس سنارت)، مدان بالسرقة والسطو المسلح |