Önemli olan tek şey, seni emanet edeceğim adamın iyi bir adam olması. | Open Subtitles | والشئ الوحيد الذي يهم هو أن يكون الرجل الذي سأسلمك له رجلاً جيداً |
ve hatırlayabildiğim tek şey de kafamda bir el bombasının patlaması oldu. | TED | والشئ الوحيد الذي اتذكره هو شعوري أن قنبلة قد اخترقت رأسي. |
Bakabildiğim tek şey evin bitkisi. | Open Subtitles | والشئ الوحيد الذي أستطيع الاعتناء به هو: النبات المنزلي |
Senden düşünmeni istediğim tek şey işte bu. | Open Subtitles | والشئ الوحيد الذي أريدك أن تهتم به، هو هذه |
Yapmak istediğim tek şey... ömrümün kalanını seninle beraber mutlu bir şekilde geçirmektir. | Open Subtitles | والشئ الوحيد الذي اريد حقا ان افعله ان اقضي بقية حياتي جعلك سعيدة , كما اسعدتني |
Ve beni daha mutlu edebilecek tek şey, senin de, sahip olduğumuz tüm bu güzel şeyleri farketmendir. | Open Subtitles | بلى، والشئ الوحيد الذي سيجعلني .. أكثر سعادة من هذا أن تدركي كم أصبحت حياتنا رائعة |
Bildiğimiz bir tek şey var; onlar yamyam. | Open Subtitles | والشئ الوحيد الذي نعلمه الان انهم من آكلي لحوم البشر |
Ve bu kadını korkutan tek şey, ilgi merkezinin kendisi olmaması ihtimaliydi. | Open Subtitles | .. والشئ الوحيد الذي أخاف امرأة منهم هو أنها قد لا تكون محطّ أنظار الجميع .. |
Bu görevde düzgün çalışan tek şey bu ekipti. | Open Subtitles | والشئ الوحيد الذي عمل على نحو جيد في تلك المهمة كان هذا الفريق |
Juanita'nın dünyası yıkılıyor ve şu anda umrumda olan tek şey zavallı kıza verdiğimiz hasarı düzeltmek. | Open Subtitles | والشئ الوحيد الذي يهمني هو .. معالجة الدمار الذي لحق بتلك الفتاة المسكينة الصغيرة لقد أخذتها لشراء دمية |
Ve suçluları yakalamaktan başka çok sevdiği tek şey... | Open Subtitles | والشئ الوحيد الذي يحبه اكثر من اعتقال المجرمين |
İşe yaramıyor, hiç iyi hissettirmiyor ve beni iyi hissettiren tek şey kan! | Open Subtitles | الأمر لا يجدي تفعا لا يشعرني بالتحسن قط والشئ الوحيد الذي يشعرني بالتحسن هي الدماء |
Ve donarak ölmekten korunmak için yapacağın tek şey etrafında seni ısıtacak iyi arkadaşlara sahip olman. | Open Subtitles | أتعلمي , والشئ الوحيد الذي بإمكانه الحفاظ عليكِ من الموت بالجليد هو .أن تحظي بأصدقاء حولكِ يشعرونكِ بالدفئ |
Çocuk benim oğlum, ve dikkatimi dağıtan tek şey... onun yaşadığını bilmediğim yıllar, boyunca kim bilir başına ne kötülükler... geldiğini söyleyen düşünceler. | Open Subtitles | الصبي هو أبني والشئ الوحيد الذي يشتتني هو الفكرة المزعجة |
Yapmamız gereken tek şey bunu durdurup hastaya mümkün olduğunca çok steroid vermek. | Open Subtitles | والشئ الوحيد الذي علينا فعله لإيقافه هو منحه منشطات ، الكثير منه في أقرب وقت. |
Çünkü, bunun çılgınca olduğunu biliyorum, zor dayanıyorum ve aklımı kaçırmamamı sağlayan tek şey sensin. | Open Subtitles | لانني اعلم ان هذا جنون! انا بالكاد احتفظ بعقلي والشئ الوحيد الذي يحفظه من الجنون هو أنتِ. |
Ve karşılığında benden istediği tek şey seninle konuşmaktı. | Open Subtitles | والشئ الوحيد الذي طلبه في المقابل... كان ليتحدث اليك |
Büyürken annem hakkında çok az şey biliyordum ve bildiğim tek şey annemin Jacob'u kurtarırken bir kahraman gibi öldüğüydü. | Open Subtitles | ما اعرفهُ عن نشأة أمي شئٌ قليل والشئ الوحيد الذي اعلمهُ هو أنها قد كبطلة محاولةً أنقاذ (جايكوب) |
Tüm bu girişimi Mauritius büyüklüğündeki dev bir patlamada infilak etmekten alıkoyacak tek şey bu ve fedakârlıktır. | Open Subtitles | والشئ الوحيد الذي سيوقف هذا المشروع بأكمله من أن يتحول إلي إنفجار ضخم بحجم (موريشيوس) هو هذا والتفاني |
Ajan Coulson'ın seni bu uçaktan atmasına engel olan tek şey, aşağıda yatan ajanın çok zayıf kalp atışları ve dilini çıkarıp parçalamamak için benim tek sebebim ise soruma cevap vermek için onu kullanacak olman. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذي يمنع العميل (كولسون) من إلقائك من الطائرة هي دقات القلب الضعيفة للعميلة الشابة بالأسفل، والشئ الوحيد الذي يمنعني من قطع لسانك هو أنك ستستخدمه لإجابة أسئلتي. |