Sonuncusu da, bu süreci olabildiğince sinir bozucu, sancılı ve zor hale getireceğinizi onlara söyleyin. | TED | أخيرا، تأكد أن تخبرهم أنك ستجعل هذه العملية بأقصى درجة من الإزعاج والألم والصعوبة الممكنة. |
Ona siyasi durumun açıklamasını bana göre dahice olan açıklamasını yaptım ve savaşın ne kadar zorlu ve eziyetli geçeceğini açıkladım. | TED | قدّمت له ما ظننت أنّه شرح رائع للوضع السّياسي، وأوضحت مدى القساوة والصعوبة التي ستكون الحرب عليها. |
Ama yürüyüşüme ayak uydurmakta çektiği güçlük ve koşmaya çalışması, her zaman dikkat çekiyor. | Open Subtitles | والصعوبة التي يواجهها في مسايرتي في المشي ، وميله للهرولة |
Yani, görüldüğü üzere... bütün ihtişamına rağmen hayatları tehlike ve zorluklarla doluydu. | Open Subtitles | وهكذا، وكما سيظهر، بأن حياتهم بكل عظمتها لم تخلو من بعض الخطر والصعوبة |
Yalnız olmak zor ve tehlikeli | Open Subtitles | من الخطر والصعوبة ان تبقى هنا وحيدا انا وجوسي نبلي جيدا هنا |
Bu yüzden de, şüpheye ya da zorluğa düştüğüm her durumda, kendimi, Lord'um ve yöneticim olan siz Majesteleri'nin üstün muhakemesine bırakırım. | Open Subtitles | وبالتالي, في جميع المسائل المختصة بالشك والصعوبة لا بد لي من الإشارة لنفسي لحكم جلالتك الفضيل |
Puanlar stil, uygulama ve zorluğun kombinasyonuna göre. | Open Subtitles | الأمور ترتكز على خليط من الأسلوب الإعدام والصعوبة |
"Daha bana dokunmadan ıslanmıştım, beni açmasını ve içime girmesini istiyordum." | Open Subtitles | لقد كنـُـت مبللاً حتى قبل أن يلمسـُـني والصعوبة التي كان يواجهههو كيف يقوم بفتحي ويضع قضيبه في داخلي |
"Cehennemden feraha çıkmanın yolu uzun ve zorlu." | Open Subtitles | "الأمد هو الوسيلة، والصعوبة" "والذي خارج الجحيم يؤدي للنور" |