Su, kireç ve kömür, ihtiyaç duydukları en önemli bileşim maddeleriydiler. | Open Subtitles | الماء ، والكلس ، والفحم كانوا أكثر المكونات المهمة التى يحتاجونها |
Gazyağı ve kömür değer zincirleri, bunu çoktan çözmüşler: bu yakıtlar bütün ülke genelinde kolayca bulunur. | TED | أظهرت سلاسل القيمة في الكيروسين والفحم النباتي ما يلي: مصادر الوقود هذه واسعة الانتشار في أرجاء البلاد. |
Demek ki çok verimli taşıtlar, binalar ve fabrikalar sadece petrol ve kömürden değil her ikisinin de yerine geçebilecek doğal-gazdan da tasarruf edilmesini sağlayabilir. | TED | لذا , المصانع والمباني والسيارات الإقتصادية جداً توفر الوقود والفحم و كذلك الغاز الطبيعي الذي يمكن أن يحل محلهما. |
Sizlere Amerika'nın, Kongre'nin herhangi bir kararına ihtiyaç duymadan ve 5 trilyon dolar daha ucuza ve kar amaçlı şekilde iş dünyası tarafından idare edilecek şekilde petrol ve kömürden nasıl tamamen kurtulacağını anlatacağım. | TED | سوف أخبركم كيف تُقلع الولايات المتحدة تماماً عن النفط والفحم , بتكلفة أقل بخمسة تريليون دولار من دون قانون صادر عن الكونجرس بقيادة من المشاريع الربحية. |
Sanırım bir zamanlar bol miktarda kok ve herkese yetecek taş kömürü varmış. | Open Subtitles | أظن أنه في أحد المرات كان هناك أكوام من فحم الكوك والفحم للجميع |
Rus mazotu, benzini ve kömürü. | Open Subtitles | الديزل الروسي والجازولين والفحم |
Petrol ve kömürün çevreyi nasıl katlettiğini falan anlatmıştı. | Open Subtitles | كيف أن شركات النفط والفحم الكبرى سوف تدمر بيئتنا |
Verimli kullanım ve yenilenebilir arz yaklaşımlarına geçerek, 2050 itibariyle, petrole ve kömüre olan bağımlılığımızı sonlandırıp şimdikinden 1/3 daha az doğal gaz kullanabiliriz. | TED | يمكننا القضاء على ادماننا على النفط والفحم بحلول عام 2050 و أن نستخدم أقل من ثلث الغاز الطبيعي عند التحول إلى الاستخدام الإقتصادي وإلى مصدر تزويد قابل للتجديد. |
Temel enerji kaynağı olarak hala odun, kömür ve tezek kullanan bir sürü fakir ülke var ve bunlar temiz yakıtlara ihtiyaç duyuyorlar. | TED | هناك الكثير من الدول الفقيرة التي ما زالت تستخدم الخشب والروث والفحم كمصدر رئيسي للطاقة، وهم بحاجة إلى الوقود الحديث. |
İçinde gördüğümüzde bizi şaşırtan üç kimyasal vardı sülfür, potasyum nitrat ve kömür. | TED | وكان فيها 3 مواد كيميائية مدهشة الكبريت ونترات البوتاسيوم والفحم |
Petrol ve özellikle kömür en ciddi problemlerdir. | TED | النفط مشكلة، والفحم هو المشكلة الأكبر فعلياً. |
Isınma, kömür, elektrik gibi günlük ihtiyaçlardan bahsediyorsanız eğer, tüm bunlar karneye bağlanmıştı. | Open Subtitles | لو جئت على حاجات الناس الأساسية مثل التدفئة والفحم والكهرباء فكانت تتوفر بأقل القليل |
petrol ve kömür. | Open Subtitles | نحصل على طاقتنا من نباتات ميتة، النفط والفحم |
Verimli tepeleri. Ve yer kömürü. | Open Subtitles | التلال الخضراء، والفحم |
Bayan Stiles odun ve kömürün hesabını tutar. | Open Subtitles | تبقي السيدة (ستايلس) على كمية احتياطية من الخشب والفحم |