demişti. Bu çok güzel bir tanımlama. Çünkü eğer varlıklıysan, varlıklılar için daha fazla para isteyebilirsin, fakirler için daha az. | TED | وهو تعريفٌ جميل، لأنه إذا كنت غنيًا لربما أردت أن يأخذ الأغنياء أكثر والفقراء أقل. |
Barışseverler, merhametli olanlar hastalar, fakirler, dışlanmış olanlar hiçbiriniz ödülsüz kalmayacaksınız, çünkü cennet sizlerin! | Open Subtitles | وصـناع السلام والرحماء 000 والمرضي والفقراء والمنبوذون000 كلهم سوف يباركوا لأن الجنه لكم |
Ne komik, zenginler hep indirim alır, fakirler, tam fiyat öder. | Open Subtitles | انه مضحك كيف ان الأغنياء دائما يحصول على الخصم والفقراء تضطر لدفع الثمن كاملا. |
yoksullar sadece yoksul değil, aynı zamanda sağlıksız. | TED | والفقراء لا يبقون فقراء فقط، بل يبقون في حالة غير صحية أيضاً |
Alın size yapması kolay bir tahmin, zengin ve fakir arasındaki bu fark kapanacak. | TED | هذه بعض التنبؤات العامة للأسواق وهي سهلة الأعداد. هذه هي الفجوة بين الأغنياء والفقراء. سوف تنعدم |
Duyarlılık, gözlerimizi diğerlerini görmek için, kulaklarımızı diğerlerini duymak, çocukları, fakirleri, gelecekten korkanları dinlemek içindir. | TED | الرأفة تعني استخدام أعيننا لرؤية الآخر، وآذاننا لسماع الآخر، لسماع الأطفال والفقراء وأولئك الخائفين من المستقبل. |
Göçmenleri ve yoksulları suçlayacaklar. | Open Subtitles | سيقوموا بالقاء اللوم على المهاجرين والفقراء |
Avrupa, baskının ve salgınlaşmış gücün pençesinde ıstırap çekmekte olup köylüler ve asiller benzer hareketler ile kutsal topraklara kaçarak servet ve kurtuluş peşine düşmüşlerdir. | Open Subtitles | فى وقت كانت فيه أوروبا تعانى من وطأة الفقر والإضطهاد مما أجبر الأغنياء والفقراء على حد سواء بالفرار إلى الأرض المقدسة بحثا عن الثروة والخلاص |
Zenginler daha zengin, fakirler daha fakir oluyor. | Open Subtitles | انا اعنى , ان الاغنياء يزدادوا فى الغنى والفقراء يزداوا فقرا |
Zenginler daha az öderken fakirler daha çok ödüyor. | Open Subtitles | إن الأغنياء يدفعون القليل والفقراء يدفعون الكثير |
fakirler, köylüler, işçiler ve küçük çiftçiler, limitlere dayandığından tedavi olacak maddi durumları yok. | Open Subtitles | والفقراء والفلاحين والعمال وصغار المزارعين لقد وصلوا إمكاناتهم الكاملة بحيث لا يستطيعون تحمل تكاليف العلاج. |
Bir zamanlar zenginlerle fakirler arasındaki bariyeri yıkmayı konuşurduk. | Open Subtitles | أنا وأنت أعتدنا على التكلم حول كيفية إزالة الحواجز بين الأغنياء والفقراء. |
İhtiyaç sahipleri için, fakirler için, karanlıkta kalanlar için görünmez kahramanlar olarak kalmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نبقى ابطال غير مرئيين للمحتاجين، والفقراء و الغير متنورين |
İrlanda'ya özgürlük için bile olmaz. Bu, soylular ile fakirler arasındaki bir uçurum ve... | Open Subtitles | إنها الفجوة بين طبقة الأرستقراطيين والفقراء و... |
Şimdi seslenmek istediğim benim gibi insanlar, Afrikalılar ve orada hayalleriyle mücadele eden yoksullar, | TED | لذا ارغب في قول شئ لكل الناس هناك، مثلي الى الأفارقة، والفقراء الذين يناضلون من أجل أحلامهم، |
yoksullar hakir görülüp aşağılanmamalı, onlara yardım edilmelidir. | Open Subtitles | والفقراء لا يجب أن يُحتقروا ، يجب أن يُساعدوا |
Kadınlar çoğunluktur yoksullar ve çalışan yoksullar bu gezegenin çoğunluğunu oluşturur. | Open Subtitles | إنهم الأغلبية. تشكل النساء غالبية الفقراء والفقراء العاملين |
kişisel fabrikalar toplum ve ekonomi ile ilgili herşeyi her şeyi karşı karşıya getirebilir- paranın rolü, doğal ticaret anlayışı zengin ve fakir karşı karşıya getirir | Open Subtitles | ويمكن لآلة التصنيع الشخصية تحدي كل شيء بمجتمعنا واقتصادنا تغير دور المال وطبيعة التجارة والفجوة بين الأغنياء والفقراء |
Hepimizin yetiştiriliş tarzımızı aşması gerekiyor, zengin... ..ve fakir aynı. | Open Subtitles | نحن كلنا نتمرد على الطرق التي نشئنا بها الأغناء والفقراء على حد سواء |
ve fakir olan hayatı boyunca 1000 rupi görmemiştir. | Open Subtitles | والفقراء لم يرو أبدا ورقه نقديه بالف روبيه. |
Bir aşçı olarak, açları ve fakirleri doyurarak Tanrı'ya hizmet ediyorum. | Open Subtitles | بصفتي طاهية ، أخدم السماء بإطعام الجوعى والفقراء |
Göçmenleri ve yoksulları suçlayacaklar. | Open Subtitles | وسوف يلقون اللوم على المهاجرين والفقراء. |
Avrupa, baskının ve salgınlaşmış gücün pençesinde ıstırap çekmekte olup... köylüler ve asiller benzer hareketler ile kutsal topraklara kaçarak... servet ve kurtuluş peşine düşmüşlerdir. | Open Subtitles | فى وقت كانت فيه أوروبا تعانى من وطأة الفقر والإضطهاد مما أجبر الأغنياء والفقراء على حد سواء بالفرار إلى الأرض المقدسة بحثا عن الثروة والخلاص |
Zengin ve yoksul arasındaki uçurumsa daha da açıldı. | Open Subtitles | والتفاوت بين الأغنياء والفقراء أصبح أوسع |