"والفواكه" - Translation from Arabic to Turkish

    • ve meyve
        
    • Meyveyi
        
    • meyve ve
        
    • meyveler
        
    • meyve de
        
    Sebze ve meyve lifleri ve deri parçaları birleşip top şekline dönüşmüş yapışkanlaşıp ve büyümüş. Open Subtitles قشور وألياف الخضار والفواكه تجتمع معاً فيما يشبه الكرة تلتصق وتتخمّر وتكبر
    Süper. Haftalardır tek yediğim sebze ve meyve. Open Subtitles رائع ، كل ما آكله لمدة أسابيع هو الخضروات والفواكه
    İki çeşit jambon, bütün sebzeler... Meyveyi bir çırpıda yedi... ve küçük bir tatlı bile aldı. Open Subtitles صنفين من لحم الخنزير، جميع الخضروات، والفواكه عن بكرة أبيها! حتى أنه تناول قليلاً من التحلية.
    Bütün o meyve ve sebzelerin arasında birkaç paket bisküvi buldum. birkaç paket bisküvi buldum. TED وجدت علب بسكويت قليلة جداً وسط الخضروات والفواكه وكل شيء آخر موجود هناك.
    Eğer yaşamak için günde dokuz öğün meyve ve sebze yemem gerekiyorsa yaşamak istemiyorum. Open Subtitles إذا توجب عليّ أن آكل تسع وجبات من الخضار والفواكه لأعيش كل يوم..
    Çabuk bozulan yiyecekler gibi hani. Balık ya da meyveler gibi falan. Open Subtitles تعرف هذا, كالطعام الذي يتعفن سريعاً مثل الاسماك والفواكه
    Şeker yalnızca şekerlemeler ve tatlılarda bulunmaz. Domates salçasına da eklenir, yoğurt, kurutulmuş meyveler, meyveli sodalar TED ولا يقتصر وجود السكر على الحلوى والتحليات يضاف السكر أيضاً إلى صلصة الطماطم واللبن والفواكه المجففة والماء المنكه وألواح حلوى الغارنولا.
    Şeker burada, yoğurt ve meyve de var. Birazdan dönmüş olurum. Open Subtitles هناك السكر واللبن والفواكه سأعود سريعا
    Bayanlar, vaktinizi boşa harcıyorsunuz. O konuşamaz ve kızlardan hoşlanmaz. O bir sebze ve meyve. Open Subtitles سيّداتي، إنّكن تهدرن وقتكن، لا يُمكنه الكلام، ولا يحبّ الفتيات، إنّه يحب الخضروات والفواكه.
    Ancak sadece bir kazan varmis. Süt, balik ve meyve, hepsi bir kovaya konuluyormus. Open Subtitles -لكن هناك حاوية واحدة فقط ، لذا السمك والحليب والفواكه توضع كلها في حزمة واحدة
    Sana biraz yogurt ve meyve alalim çünkü tahminimce uçaktaki yemekleri besin degeri açisindan yetersiz bulacaksin. Open Subtitles والآن علينا أن نحضر لك بعض الزبادي والفواكه... لأنني أفترض أنّك ستجد طعام الطائرة يفتقد المحتوى المغذي.
    Lanet olası meyve ve sebzelerden nefret ederim. Open Subtitles فلا أريد العيش أكره تلك الخضار والفواكه اللعينة
    Aklında bulunsun, meyve ve kuru meyve atıştırmalık değildir. Open Subtitles للتذكير الفواكه، والفواكه المجفّفة ليست وجبات خفيفة
    Koltuklar, meyveler, saç fırçaları, kitaplıklar, Tanzanya'da, Filistin'de tuvalet kağıdı, Sadece buna bakarak ABD, Filistin veya Tanzanya'da olduğunuzu söylemek zor. TED لدينا أرائك والفواكه فِرَش الرأس، ورفوف الكتب، إن ورق تواليت في تانزانيا وفي فلسطين، أصعب من أن نميزها إذا جلسنا من الولايات المتحدة، وفلسطين أو في تانزانيا.
    Bitkiler, meyveler, portakallar... elmalar, limonlar, misket limonu. Open Subtitles النباتات والفواكه والبرتقال... لتفاح، الليمون، الليمون الحامض.
    Evet, kurutulmuş meyve de. Bunlar dişleri çürütüyor. Open Subtitles نعم , والفواكه المجففة تتعفن أسنانهم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more