ekmek kabuğu, kırmızı biberü meyan kökü ve kahve. Çelişkiyi şimdiden görebiliyorsunuz. | TED | القشور، والفلفل الأحمر ، عرق السوس والقهوة. يمكنكم على الفور ملاحظة التناقض. |
Sadece ev yapımı elma turtası ve kahve getir bize. | Open Subtitles | فقط اجلب لنا بعض من فطيرة التفاح الأم والقهوة لاثنين |
Orta pişmiş bir biftek, üç kızarmış yumurta, kızarmış patates, ve kahve istiyorum. | Open Subtitles | أود شريحة لحم كبيرة متوسطة النضج عليها ثلاث بيضات مقلية البطاطس المقلية والقهوة من فضلك |
Yer fıstığı yemek, kahve ve gazoz içmek dergi okumak için 150 dolar. | Open Subtitles | مائة وخمسون دولار سنوياً لتجلس في غرفة وتتناول الفستق والقهوة والصودا وتقرأ مجلة. |
İyi. İnce arkadaşların burayı kahve ve fasulye ile doldurmuş. | Open Subtitles | جيد ، لقد وهبنا من قتلناهم بعض الطعام والقهوة . |
Geçici sekreter gelir gelmez... telefon işlerini, kahveyi vesaire ona açıklayacağım. | Open Subtitles | هو صبي. بأي حال، ما أن تصل الموظفة المجتهدة المؤقتة، سأشرح لها الهواتف والقهوة |
Bayan Rosy, o gün ofise geldiğimde siz benden oturmamı ve çay ya da kahve mi içer miyim diye sormadınız mı? | Open Subtitles | "أنسه "روزي هل هذا صحيح أنك طلبتي مني الجلوس وعرضتي علي الشاي والقهوة عندما جئت الي المكتب ؟ |
Baylar, bayanlar, arkadaşım Richard Kimble kendini iyi hissetmiyor aslında o zaman tatlı ve kahve alsana... | Open Subtitles | أيها السيدات والسادة، صديقي ريتشارد كيمبل ليس بخير هذا واضح لذا واصلوا التمتع بالحلوى والقهوة |
Belki baban ve çıktığı bize sandviç ve kahve getirebilir. | Open Subtitles | لا تكوني فتاة درامية ربما والدك وموعده يمكن أن يحضروا لنا بعض الشطائر والقهوة |
Fazla para kazanmadım ancak bedava kurabiye ve kahve vardı. | Open Subtitles | لم أجنِ راتباً مجزياً ولكن كنت أحصل على البسكويت والقهوة مجاناً |
Çay ve kahve içmeyi, işlenmiş gıdalar almayı tamamen bıraktı. | Open Subtitles | والقهوة والشاي ولم يعد يشتري أغذية مصنعة وجاهزة |
Mutfakta, simit ve kahve hazırlayan bir uzaylı var. | Open Subtitles | هناك كائن فضائي في المطبخ يعد الكعك والقهوة |
Mutfakta simit ve kahve hazırlayan bir uzaylı var. | Open Subtitles | هناك كائن فضائي في المطبخ يعد الكعك والقهوة |
Dostum uzun zamandır viski ve kahve ya da her ne alıyorsan onunla duruyorsun. | Open Subtitles | أصغ يا رجل.. أنت تعيش على.. الويسكي والقهوة وما تتناوله.. |
Bu kurum siz kedilerle oynarken, size çay ve kahve ikram ediyor. | Open Subtitles | يمكنك شرب الشاي والقهوة في الشركة من القطط. |
Mutsuz olduğumda tarçınlı tost ve kahve her zaman moralimi yerine getirmiştir benim. | Open Subtitles | القرفة والقهوة يجعلوني أشعر بشعور رائع حينما أكون في حالة اكتئاب |
Pay, kahve ve hasar tespiti yapmanın tam zamanı . | Open Subtitles | فقط في الوقت المناسب للفطيرة والقهوة و استقصاء الاضرار |
- Tüm gece araba kullandım soğuk kahve ve hindiye talim ettim, bu mide iyi bir yemeği haketti. | Open Subtitles | لأنني كنت أقود طوال الليل وأأكل الطعام التركي والقهوة الباردة لعلّ هذه المعدة تحظى بوجبة صحية |
kahve ve kek olmadan bahçede satış yapamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تحظي بساحة بيع بدون الفلو والقهوة |
Mesela, bana nazikçe sunduğunuz bu sandviç ve kahveyi örnek alabiliriz. | Open Subtitles | خذ كمثال هذه الشطيرة والقهوة اللتان أحضرتهما لى بكرمك |
Benzin, sandviç ve kahveye yetecek kadar paramız vardı, ama başardık. | Open Subtitles | مع مال يكفي فقط للبنزين والساندتوشات والقهوة, |
Bu nedenle İngiltere'de çay ve kahveye geçişi takiben müthiş bir yenilikçilik atağına geçmesine şaşırmamak lazım. | TED | لذلك فإنّه ليس من قبيل الصّدفة أنّ القفزة الكبيرة للحداثة حصلت مع إنتقال إنجلترا للشّاي والقهوة. |