"والكذب" - Translation from Arabic to Turkish

    • yalan söylemek
        
    • yalanlar
        
    • yalanlardan
        
    • yalan olmayacağına
        
    • yalanları
        
    • ve yalanların
        
    Biliyorum ama ona yalan söylemek, korkak ve bencilce geliyor. Open Subtitles أنا أعلم، ولكن، مثل، والكذب لها فقط يبدو الجبان والأنانية.
    En iyi arkadaşını vurduğunu ve bu konuda yalan söylemek zorunda kaldığını düşünsene. Open Subtitles تخيّل إرداء صديقك المُقرّب، والكذب بعد ذلك حول الموضوع.
    İşte bu cadılık dininin ihtiyacı olduğu şey, korku ve yalanlar üzerine kurullmuş daha çok kapitalizm. Open Subtitles هذه أشياء نادره هذا ما تحتاجه عقيدة السحر مزيد من الرأسماليه مبنيه على الخوف والكذب
    Bebeğimize yalanlar söyleyerek öylece evimize giremez. Open Subtitles هو لا يستطيع الجلوس في المنزل والكذب على صغيرتي
    Bütün bu yalanlardan ve sırlardan bıktım, ve en çok arada kalmaktan sıkıldım, bıktım. Open Subtitles انا تعبت من كل الاسرار والكذب, وتعبت ان اكون وسط هذا.
    Corto Maltese'deyken daha fazla sır olmayacağına dair söz vermiştim. Daha fazla yalan olmayacağına. Open Subtitles في (كورتو مالتيس) وعدتك بأنّه لامزيد من الأسرار والكذب.
    Hastaneye gideceğimi, biliyordum sanki tahmin etmiştim ve orada ne diyeceğimi de sanırım biliyordum, ama hikayeyi yalanları, ağzımdan çıkana kadar bilemiyordum. Open Subtitles اعتقد اني عرفت اني ذاهبه للمستشفى... واعتقد اني عرفت ماذا ساقول لكني لا اتذكر تعرف القصه, والكذب قبل ان يخرج من فمي
    Sen ve yalanların olmadan da zaten zorluklar yaşıyordum, Raylan. Open Subtitles لقد عانيت في التعامل مع هذا بدون مجيئك والكذب علي
    Tüm yaptığınız istediğinizi almak için korkup yalan söylemek. Open Subtitles كل ما تفعليه هو الخوف والكذب لمحاولة الحصول على ما تريديه.
    Aksine kandırmak, yalan söylemek için... Open Subtitles وإن أُستخدمت عوضًا عن ذلك في الخداغ والكذب
    Aksine kandırmak, yalan söylemek için... Open Subtitles وإن أُستخدمت عوضًا عن ذلك في الخداغ والكذب
    Bazı belirgin detayları söylememekle yalan söylemek teknik olarak aynı değil. Open Subtitles إغفال تفاصيل محددة والكذب لا من الناحية الفنية نفس الشيء.
    Hayır, öncelikle Yüzbaşı'na yalan söylemek ve komplomuza suç ortağı olmasına neden olmak istemiyorum. Open Subtitles لا، والكذب للقبطان هو شيء واحد. جعل له متواطئة في إطار المتابعة هو شيء آخر تماما.
    Bütün o savaşlar. acı ve yalanlar. nefret yüzünden arkamı dönüp, bir daha bakmak istemediğim günler oldu. Open Subtitles مع كل تلك الحروب الألم والكذب و الكراهية
    Haklısın, onu yalanlar söyleyerek kullanmaya devam edemem. Open Subtitles انت محقة، لا استطيع الاستمرار في استغلالها، والكذب عليها،
    Hiçbir şey paylaşmama, uygunsuz davranışlar, kuyruklu yalanlar... Open Subtitles بدون ذكر الإمتناع المعتمد عن الإفصاح, وسوء التصرف, والكذب الصريح
    Bu hayattan, sırlardan, yalanlardan çıkmak istediğini söyledin. Open Subtitles لقد قُلت أنك تود الخروج من تلك الحياة المليئة بالأسرار والكذب والخطر
    Seninkisi korkaklık ve yalanlardan ibaret. Open Subtitles بالنسبة لك والجبن والكذب
    Corto Maltese'deyken daha fazla sır olmayacağına dair söz vermiştim. Daha fazla yalan olmayacağına. Open Subtitles في (كورتو مالتيس) وعدتك بأنّه لامزيد من الأسرار والكذب.
    Lucien biliyorsun ki, Şükran Günü'nü seviyorum ...hindiyi, kızılcık sosunu ...yalanları, dalavereleri, ihaneti. Open Subtitles لعلمك يا (لوسيان)، أحبّذ الاستمتاع بعيد الشكر حيث الديك الروميّ وصلصة التوت والكذب والخداع والخيانة.
    Sırlar ve yalanların olduğu yerde güven olmaz. Open Subtitles إنّ الثقة لا تقيّم بنفسِ المساحةِ كالأسرارِ والكذب.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more