Yüzyıldan az bir süre sonra, insanlar arabalar, telefonlar, radyo, televizyon ve bilgisayar hakkında da aynı şeyi söyledi. | TED | وبعد أقل من قرن، انتشرت أقاويل حول اختراع السيارات والهواتف المحمولة والراديو والتلفزيون والكمبيوتر. |
Tarama düzeni ve bilgisayar, ışıklardan farklı bir şebekede. | Open Subtitles | أنظمة المسح الضوئي والكمبيوتر تعمل على شبكة مختلفة عن شبكة الأضواء |
Aşağıda karanlıkta, sadece sen ve bilgisayar. | Open Subtitles | هناك بالأسفل والمكان مظلم فقط أنت والكمبيوتر |
Parfümümü, biraz kurabiye ve bilgisayarımı getir. | Open Subtitles | -أحضر لي عطري المفضل ، بعض الحلوى والكمبيوتر |
Parfümümü, biraz kurabiye ve bilgisayarımı getir. | Open Subtitles | -أحضر لي عطري المفضل ، بعض الحلوى والكمبيوتر |
Onun televizyon izleme ve bilgisayar oynama hakkını elinden aldım ama gene de ödevlerini yapmıyor. | Open Subtitles | سحبتُ منه امتيازات التلفاز والكمبيوتر لكنّه لا يزال لا يريد القيام بواجبه المدرسي |
Var ama telefon ve bilgisayar ile de ilgilenebilirim. | Open Subtitles | لدي لكن أستطيع البقاء على اتصال مع الهاتف والكمبيوتر |
Programlama üç özneye sahip programcı, yazdığı kod ve bilgisayar. bilgisayarlar verilen komutları yerine getirirken esnek olamamakla ünlü araçlar bu yüzden de anlayacakları dilden konuşmak ve komutlar vermek zor bir iş haline geliyor. Üstelik bu bir programcı için dert. | TED | البرمجه هي علاقه بثلاثه اضلاع بين المبرمج، شفرات المصدر، والكمبيوتر المعني بتشغيلها عليه ، لكن الكمبيوترات مشهوره بعدم المرونه في ترجمه التعلميات وهذا يجعل من الصعب بشكل غير عادي كتابه مجموعه من التعليمات الي يعرف الكمبيوتر كيف ينفذها، وهذا اذا كان هناك شخص واحد يكتبها. |