Konferans odası, özel akşam yemek duşlu yatak odaları, spor salonu mutfak. | Open Subtitles | غرفة الإجتماعات, مكان خاص لتناول الطعام حمامات مع الدش, صالة الرياضة, والمطبخ |
Bunlara tahta montaj tekniği yerleşim planı, mutfak ve kütüphane de dâhil. | Open Subtitles | متضمنا هذا طريقة رص الخشب والتصميم والمطبخ وحتى الورنيش المطلي به القوالب |
Bunlar mutfak ve banyo ile ilgililer. Eğer sabununuz, suyunuz, yemeğiniz varsa uzun yaşayabilirsiniz. | TED | فالقضية تتعلق بالحمام والمطبخ. فكما تعلمون, فان استعمال الصابون وتوفر الماء والطعام يساهم في اطالة العمر. |
Erzak arabaları ve sahra mutfağı gece bize yetişirse memnun oluyoruz. | Open Subtitles | نحن مسرورون أن عربة المؤن والمطبخ يمكنها الوصول إلينا فى الليل |
mutfağa bayılıyordun mutfağı turuncuya boyamıştın hatırlasana | Open Subtitles | والمطبخ لقد كنتي تحبين المطبخ لقد كان مطلي باللون البرتقالي تتذكرين ؟ |
Ve mutfakta hiçbir şey yok ama susarsan akan su var. | Open Subtitles | .. والمطبخ ليس فيه شيء لكن هناك الماء إذا أصبحت عطشانًا |
Yatak için bir oda, bir duvarda mutfak ve küçük bir tuvaleti var. | Open Subtitles | هناك مجال لوضع سرير ، والمطبخ على الجدار وحمّام صغير |
Baba, baba, yiyecek hiç bir şey yok mutfak mide bulandırıcı. | Open Subtitles | أبي , ليس هناك شيء نأكله والمطبخ مثير للإشمئرار |
O zaman, bir yatağım ve bir tuvaletim olurdu salonla mutfak aynı yerde olurdu yani resmen yediğim yere sıçıyor olurdum. | Open Subtitles | قسم خاص للحمام كان يمكن أن يكون فقط سرير ومرحاض. وبعد ذلك غرفة الجلوس والمطبخ مع ذلك, |
Pekâlâ, banyo şu tarafta. mutfak da bu tarafta belki yine acıkabilirsin. | Open Subtitles | حسنًا، الحمام من هنا، والمطبخ هناك إن أصابكِ الجوع مجددًا |
Peki, yemek odası aynı zamanda oturma odası ve mutfak. Evet, oldukça kullanışlı. | Open Subtitles | اذن , غرفة الطعام هي نفسها غرفة المعيشة والمطبخ ايضا |
Bu yeterli. Tuvaletin nerede olduğunu biliyorsun mutfak şurada ve eğer başka bir şeye ihtiyacın olursa annem ve ben oradaki yatak odasındayız. | Open Subtitles | حسنُ، تعلمين مكان الحمام، والمطبخ هناك وأن أحتاجتي أي شيء |
Çamaşırlar tertemiz ve katlı vaziyette, ve mutfak da ağzına kadar yemekle dolu. | Open Subtitles | الملابس مغسولة ومطوية، والمطبخ ممتلئ تماما. |
Bahse girerim mutfak bu taraftadır ve mutfak çok önemli, tamam mı? | Open Subtitles | أراهن أن المطبخ على هذا الجانب والمطبخ بالغ الأهمية هنا، اتفقنا؟ |
Restoranın bütün yönlerini öğrenmek için çeşitlik görevlerde çalışıyoruz bunlara şef, garsonluk ve mutfak bakımı dahil. | Open Subtitles | نحن نخدم في كل المجالات هنا في المطعم بما في ذلك, طاهي والمطبخ وعمل النادل والصيانة |
Acil bir sos siparişi aldım ve genelde kullandığım mutfak dolu olduğu için her şeyi kendim yapmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | حصلت على طلبية مستعجلة لصلصتي، والمطبخ الذي استخدمه في العادة كان محجوزًا، لذا علي عمل كل شيء بنفسي. |
mutfak penceresinde de parmaklıklar var. | Open Subtitles | والمطبخ به قضبان حديدة على النافذة |
Eee, şey, burası oturma odası ve sonra banyo ve mutfak ve onu geçince de yatak odası. | Open Subtitles | -هنا غرفة الطعام, والحمام, والمطبخ -وفي الخلف غرفة النوم |
Oskilatör havalandırma şeyi sayesinde dönerek Hem salonu hem mutfağı gözlememe yardımcı olacak. | Open Subtitles | مولد الحركة في مروحتك، سيمكننا من رؤية غرفة المعيشة والمطبخ معاً |
Bilmiyorum. Banyoya girdim. Bir de mutfağa. | Open Subtitles | لا أدري، دخلت الحمّام والمطبخ. |
Su, korunan bir su kaynağından yüksek bir su deposuna getirilerek, üç musluk sayesinde bütün hanelere taşınacak: Biri tuvalette, biri duşta, biri mutfakta, günün 24 saati. | TED | تستمد مياهها من مصدر أمن. يتم جلب المياه إلى خزان مرتفع وتضخ إلى جميع البيوت من خلال ثلاثة حنفيات: موزعة على المرحاض والحمام والمطبخ لمدة 24 ساعة يومياً. |