Ve öğretim materyallerini güncel tutmak için hiçbir uygulama yok gerçekten. | TED | وبالفعل ليس هناك اي تدريب لإبقاء المواد التعليمية في تحديث مستمر. |
Pek çok diğer alanda gerçekten çok yüksek rıza standartlarımız var. | TED | وبالفعل لدينا مستويات عالية من الموافقة في العديد من المجالات الأخرى. |
Ve gerçekten, insanlar, bu sonuçların bazılarındaki nedensel bağlantıları gayet iyi biliyorlar. | TED | وبالفعل ، الناس تعرف جيداً أن هناك روابط واضحة جداً بين عدم المساواة فى بعض من هذه النتائج. |
aslında, yalnızca oturup karanlığa bakarak yapmamızın mümkün olmadığı biçimde, gökyüzünü bir planetaryumda tecrübe edebiliriz. | TED | وبالفعل يمكننا رؤية السماء في عرض القبة السماوية بطريقة يستحيل أن نفعلها فقط بالجلوس خارجًا والنظر إلى الظلام. |
Cumartesi gününü biraz daha sakin geçirmiş gibi, fakat Pazar sabahı tekrar işine dönüyor, ve aslında bu haftanın o zamanından sonra daha durgunlaşıyor. | TED | إذاً نرى أنه كان هادئاً يوم السبت، لكنه عاد للعمل في صباح الأحد، وبالفعل تفتق منذ ذلك الوقت هذا الأسبوع. |
aslında, kulağa geldiği kadar delice bir fikir değil, hâlâ araştırmalarım sürüyor. | TED | وبالفعل فليست هذه فكرة مجنونة كما تبدو وأنا الآن أبحث فيها |
Derslerimiz bu hafta başladı ve şimdiden Ticaret Okulu yöneticiliğine seçilmeye adayım. | Open Subtitles | سألعب أولاً. فقد بدأنا أسبوعنا الأول من الدراسة. وبالفعل رُشجتُ أن أخدم |
Şimdi büyümüş olan üç harika çocuğu yetiştirmekte hayat ortağımdı ve gerçekten benim kadınımdı, biliyor musunuz? | TED | كانت شريكتي في تربية ثلاتة أطفال رائعين، والآن هم راشدون، وبالفعل كانت فتاتي، أتعلمون؟ |
gerçekten de, transseksüel insanlar arasındaki intihar oranı dünyanın en yüksek intihar oranları arasında. | TED | وبالفعل فإن معدل الانتحار بين الأشخاص المخنثين والذين لم يخضعوا للعلاج هو من بين أعلى المعدلات في العالم |
gerçekten de günümüzde güç, her zamankinden daha hızlı bir şekilde şehirlere doğru yayılmaktadır. | TED | وبالفعل فإن السلطة تتسلل في زمننا نحو المدينة بشكل متسارع. |
600 milisaniyede ne olduğunu görüyorsunuz. Hava Kuvvetleri daha küçük modeller kurdu ve gerçekten bunları yapmaya başladılar. | TED | هذا ما قد حدث في 600 مايكروثانية. بدأت القوات الجوية ببناء نموذج مصغر وبالفعل أنجزت ذلك. |
Ve gerçekten de, günün sonunda, kabul edilebilir bir kafatasım, kısmen iyi bir omurgam ve yarım bir pelvisim vardı. | TED | وبالفعل ، في نهاية اليوم ، كان لي في الجمجمة معقولة ، وفقرات جيدة متوسطة ونصف من الحوض. |
Papa Pius X, Orada kutsal çocuklar olacaktır, dedi ve gerçekten, Tanrı'nın muazzam sevgisiyle usandırılmış çocuklar vardı, bu her şeyin sınırını aştı. | Open Subtitles | البابا بيوس العاشر يقول : يجب أن يكون هناك أطفال مقدسون وبالفعل هناك أطفال تحملوا محبة عظيمة لله |
Diğer bir örnek ise; bu Google'da çalıştığı konu üzerine oldukça tutkulu olan birisinin projesi, ve gerçekten de, oldukça iyi bir ürün, ve şimdi hızla gelişiyor. | TED | هذا مثال آخر لمشروع كان شخص ما في قوقل يطمح لتنفيذه، ولقد قاموا بالفعل بتنفيذه، وهو حقاً، حقاً منتج عظيم، وبالفعل ينمو. |
aslında bizim dosyamızdan 200 trilyon kopya yapmak için bu yöntemi test ettik ve tüm verileri hatasız olarak tekrar elde ettik. | TED | وبالفعل لقد اختبرنا طريقة لعمل 200 ترليون نسخة من ملفاتنا، وتمكنا من استرداد كل البيانات دونما خطأ. |
bunun cinayetten iki kat fazla ve aslında bu ülkede trafik kazalarından daha sık rastlanan bir ölüm nedeni olduğunu anladığınızda, bu bir anlamda sıra dışı bir hikayedir. | TED | إن ذلك نوع من القصص الغير العادية عندما تدركوا أنه منتشر بما يعادل مرتين لظاهرة القتل وبالفعل إنه منتشر كأحد مصادر الموت أكثر من وفيات حوادث السير في هذه البلاد. |
Hassas yapılarla üzerinde çalıştırdığımız robotlar var, Bu da robotbilim topluluğu için yeni ve cevaplanması zor sorular demek ve aslında bu esnek yapıların nasıl kontrol edileceğini, sensörlerin nasıl yerleştirileceğini yeni öğrenmeye başlıyoruz. | TED | فلدينا روبوتات تتعامل مع البنيات المرنة، وذلك يطرح أسئلة جديدة وصعبة للغاية على مجتمع علم الروبوتات، وبالفعل نحن بدأنا نتعلم كيف نتحكم، ونضع المجسات في هذه البنيات المرنة. |
Birkaçı tabi ki öyleydi. Ama burada bu işle ilgilenen birçok sayıda insandan bahsediyoruz ve gerçekten bu kültüre kendini kaptıran ve aslında Greenpeace'den bir kişi sitemizde katılımımızdan | TED | القليل منهم كان بالطبع. لكننا نتحدث عن الكثير من الناس الذين كانوا مهتمين بالفعل وبالفعل وجدوا أنفسهم في هذه الظاهرة العظيمة، وفي الحقيقة أحدهم من السلام الأخضر جاء الى الموقع |
aslında 1609 yılında Pisalı ağzı bozuk bir matematikçi bilimsel bir devrim başlattı. | Open Subtitles | وبالفعل ، عام 1609 أطلق عالم رياضيات مُفوَّه من "بيزا" ثورة علمية |
Benim giriş bölümümde belirtildiği gibi, Hastaların kendi verilerine sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum. aslında birkaç sene önce bir konfereansta şunları söyledim, | TED | هذا كما جاء في مُقدمتي ، لقد إختبرت معرفة تسمح لى أن أقول أن المرضى يجب أن يكون لديهم سماح لمعرفة بياناتهم الخاصة . وبالفعل قلت هذا في مؤتمر منذ بضعة سنوات مضت ، |