"وبدلاً من أن" - Translation from Arabic to Turkish

    • yerine
        
    süreci 3 dakikaya indirdim. Tıbbi teşhis testini oluşturmayı göstermek yerine daha anlaşılır olduğu için araba görüntülerini tanımlama testini göstereceğim. TED وبدلاً من أن أعرض عليكم عمل إختبار تشخيص طبي سأريكم إختبار تشخيص لصور سيارات لأن هذا سنستطيع جميعنا فهمه
    Polisler bana yardım etmek yerine beni bir hayvan gibi, bu küçük, ufacık hücreye attılar. TED وبدلاً من أن يقوم الشرطي ،بمساعدتي ، رموني بزنزانة صغيرة ، كالحيوان
    Gece müdürü, adamı geri çevirmek yerine ona bir oda açmaya karar verir. TED وبدلاً من أن يرده خائباً قرر المدير اليلي أن يوجد له غرفة.
    Ve Sony'nin bloklaması yerine uploada izin verdiler. TED وبدلاً من أن تحجبه شركة سوني، لقد سمحوا بأن ينشر الفيديو.
    Ve de fotoğraflar için kitap yazmak yerine başka birşey yaptım. Open Subtitles وبدلاً من أن أكتب كتاباً عن الصور، كتبتُ شيئاً آخر.
    O da bana sinirlenmek veya beni dövmek yerine... bir silah çıkarıp Leon'u vurdu. Open Subtitles وبدلاً من أن يضربنى ,أو يغضب منى أخذ مسدسه ..
    Hasta olduğu için onu değiştirmek yerine ona bakmalıydınız. Open Subtitles كان من المفروض عليك أن تعتني بابنتك، وبدلاً من أن تعتني بها، بدّلتها لأنها كانت مريضة
    Canını sıkan bir şey var, ve sana yardım etmeme izin vermek yerine, çenemi kapatıyorsun. Open Subtitles هناك شيء ما يزعجك وبدلاً من أن تتركني أساعدك تصدني بعيداً
    Arabaya binmemi söyledi biraz kokain çekti ve parayı vermek yerine silah çekti ve kafama doğrulttu. Open Subtitles قال لي اركب و تعاطى بعضاً منها وبدلاً من أن يعطيني المال ، أظهر المسدس و لقد صوبه نحو رأسي
    Yani Everett, bu hasta pisliği kurtardığı için içten bir teşekkür almak yerine ceset torbasına mı girdi? Open Subtitles خاطر بحياته من أجل السافل وبدلاً من أن يشكر يقتل
    Çabalamak yerine, kaçıp sıradaki hatasızı bulma yoluna gidiyorsun. Open Subtitles وبدلاً من أن تحاول انجاح العلاقه تقوم بالهروب لتبحث عن المرأه الكامله التاليه
    Ve bildiğimiz gibi, durmak yerine durmadan devam ettik. Open Subtitles وبدلاً من أن نتوقف عما نفعله تابعنا بكل بساطة
    Çabucak ölmek yerine termal radyasyon nedeniyle dayanılmaz acılarla can verdiler. Open Subtitles وبدلاً من أن يقتلوا على الفور على الأرجح أنهم قضوا جراء الموت الموجع جداً من الإشعاع الحراري
    Öğrencisiydin, en cesur subayıydın ve seni almak yerine Betsy Ross ve Paul Revere'yi yanına aldı. Open Subtitles لقد كنت تحت وصايته أشجع ضباطه وبدلاً من أن يأخذك قام بأخذ بيتسي روس و بول ريفيير
    Ve çekilmek yerine bis yapmaya karar verdi. Open Subtitles وبدلاً من أن ينزل عن الخشبة ها هو ينال الاستحسان والثناء.
    Ona kibar ve saygılı davranmak yerine... Open Subtitles وبدلاً من أن تتصرفي بتهذيب - - وتعامليها باحترام
    Ama onun yerine, kendini kurtarmak için seni kullandı. Open Subtitles وبدلاً من أن يفعل، اختار إنقاذ نفسه
    Hani şehir dışına çıkarsınız da, otel odasında kalmak yerine kalacak bir yerin de olsun diye bir kızla sevişmek gibi tek bir gayeyle doğruca bir bara girersin ya. Open Subtitles عندما تغادرون المدينة ، وبدلاً من أن تذهبوا إلى غرفةٍ في فندق تذهبونَ مباشرةً إلى الحانة مع نيةٍ في الحصول على فتاة وبالتالي يصبح لديكم مكانُ تباتون فيه
    Her nasılsa bu işe dahil oldun ve büro ile ortak halletmek yerine tek başına işi yürütmeye karar verdin... Open Subtitles بطريقة ما أنت تورطتِ مع هذا الرجل الروسي وبدلاً من أن تعملي مع المكتب، قررتِ الذها لوحدكِ...
    Bununla baş etmek yerine, kaçıyordum. Open Subtitles "وبدلاً من أن أتعامل معه، كنتُ أهرب بعيدًا"

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more