Ancak görevli memur çağırdığı desteği iptal edip Onun yerine kaza raporu doldurmuş. | Open Subtitles | ولكنّ الضّابط ألغى طلب الدّعم، وبدلًا من ذلك قدّم تقريرًا على أنّها حادثة. |
İlkinde, hükûmetler ve topluluklar yayılmayı durdurmak için hiçbir şey yapmazlar, Onun yerine, insanların olabildiğince hızlı biçimde virüse maruz kalmalarına izin verirler. | TED | في أولها، لا تتحرك الحكومات والمجتمعات لإيقاف الانتشار وبدلًا من ذلك تسمح للأشخاص بالتعرض للفيروس بأسرع ما يمكن. |
Onun yerine, daha da yük bindiriyorsun omuzlarına! | Open Subtitles | وبدلًا من ذلك تلقي باللوم على المتهمة |
Onun yerine, oğlumuzun hayatını hatırlayacağız. Scott Lockhart. | Open Subtitles | وبدلًا من ذلك, سنذكر حياة إبننا .(سكوت لوكهارت) |
Onun yerine damgalanmış bir yüz Kızılderili büyüsü ve bir kerhane dolusu fahişem oldu. | Open Subtitles | -أجل، وبدلًا من ذلك تلقيتُ وشم بوجهي ... ونوعًا من السحر الهندي وبيت دعارة مليء بالعاهرات. |
Onun yerine Sabine Raoult'u buldum. | Open Subtitles | وبدلًا من ذلك وجدت (سابين راو) |
Onun yerine, | Open Subtitles | وبدلًا من ذلك |