Neden Times'a tam sayfa ilan verip polislerin gelip seyretmesi için bilet satmıyorsun? | Open Subtitles | .... لم لا تضع إعلاناً صفحة كاملة وتبيع التذاكر للشرطة لتأتى وتشاهد ؟ |
Neden tişörtlerini yasal yollardan dükkânlarda satmıyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تعمل بشكل قانوني وتبيع قمصانك بالمتاجر؟ |
Nereden siktir olup geldiysen oraya geri dönebilirsin ya da burada keyfine bakar, benim malımı satar ve %30 pay verirsin. | Open Subtitles | يمكنك إن ترجع من حيثما أتيت، أو تبقى مرتاحًا هنا وتبيع بضاعتي وتدفع لي منهّا 30 بالمائة. |
O ithal arabaları satın alır ve satar. | Open Subtitles | وتشتري وتبيع السيارات المستوردة. |
Başarısız bir hiç olmak ve bir dolara insanlara plak satmak. | Open Subtitles | في كونك شخص مجهول الهوية وتبيع التسجيلات على قارئعة الطريق بدولار |
Alışverişimize devam edip çantayı bana satmak istiyor musun istemiyor musun? | Open Subtitles | هل ترغب في إكمال الصفقة وتبيع الحقيبة لي، أم لا؟ |
Küçük kız sokakta sakız satıyordu. | Open Subtitles | تلك الفتاة الصغير كانت تجلس فى الشارع وتبيع اللبان |
Alamadığında ise onlara Rohypnol verip kirli çamaşırları kendisi ortaya çıkarıyor, sonra da en çok parayı verene satıyordu. | Open Subtitles | وتحاول استخراجها منهم من خلال الجنس. وإن لم ينفع ذلك، تراقبهم، تحاول اكتشاف ما يخفونه، وتبيع المعلومات لمن يدفع أكثر. |
Victoria devrinde, İngiltere'de bir peni kazanmak için kibrit satan Kibritçi Kız gibi olmuştun. | Open Subtitles | كنت تبدو مثل فتاه اعواد ثقاب تتجول في انكلترا وتبيع اعواد الثقاب بقرش واحد |
Neden benim yaptığımı yapıp araba fuarında imzalı resmini satmıyorsun? | Open Subtitles | لمَ لا تفعل مثلي، وتبيع توقيعك في معرض السيارات؟ |
Neden o canavarı internetteki gerzeklere satmıyorsun? | Open Subtitles | وتبيع هذه الدميه لمعوق فكر متخلف مثلك ؟ |
Malta ekonomik vatandaşlık satar. | Open Subtitles | وتبيع مالطة الجنسية الاقتصادية. |
Beyaz et daha iyi satar. | Open Subtitles | وتبيع اللحوم البيضاء أفضل. |
Birkaç ilan yazmak. Belki bir şeyler satmak. | Open Subtitles | تكتب بعض الاعلانات وتبيع بعض من الاشياء |
Düşümde bir adam... beni bir yere götürüyordu... arkadaşlarının yanına götürüp beni onlara satıyordu. | Open Subtitles | حلمي هو أن الرجل... يأخذني إلى مكان معين،... حيث أصدقائه، وتبيع لي لهم. |
Başarısız olmuş oyuncakları Bolivya ve Sudan'a yığınla satan üçüncü parti bir oyuncak dağıtıcısı. | Open Subtitles | إنها توزّع الألعاب القديمه. وتبيع الألعاب التي لم تنجح إلى (بوليفيا) و (السودان). |
Birleşik Devletler, El-Kaide liderinin gerçekten gizlendiği bir ülkeye saldırmak isteseydi, ...nükleer silahları olan ve diğer ülkelere nükleer silah satan Pakistan açık bir seçim olurdu. | Open Subtitles | لكن لو أرادت (الولايات المتحدة) حقاً مهاجمة بلد تقول الشواهد أن زعيم (القاعدة) يختبئ بها والتى تمتلك أسلحة نووية وتبيع تكنولوجيا نووية لبلدان أخرى |