Beyaz sarayda staj yaptım, İspanya'da okudum, koltuk değneği ve parantez bacağımla kendi başıma sırt çantamla Avrupa'yı gezdim. | TED | وفي الجامعة، تدربت في البيت الأبيض، ودرست بالخارج في إسبانيا وتجولت في أنحاء أوروبا وحدي تماماً بدعامة ساقيّ وعكازيّ. |
Amerika ve Avrupa'da oda müziği çaldım, Charlie Bird diye harika bir jazz piyanistiyle birkaç yıl turnelere gittim. | TED | عزفت الموسيقى المسرحية في جميع أرجاء أمريكا و أوروبا، وتجولت لسنوات قليلة مع عازف غيتار الجاز العظيم تشارلي بيرد. |
Önce yolumu kaybettim ve bir süre oralarda dolaştım fakat sonunda Iguazu'ya ulaştım. | Open Subtitles | ضللت طريقي وتجولت في الجوار لمدة, لكن أخيراً وصلتُ إلى إغوازو. |
Bugün Brooklyn Köprüsünden atladım ve 1876 yılında gezindim. | Open Subtitles | لقد قفزت من على جسر بروكلين وتجولت فى 1876 اليوم |
Bu ülkenin altını üstüne getirdim ve beğenmediğim tek bir kasaba bulamadım... Şimdiye kadar! | Open Subtitles | لقد قطعت هذه الدولة وتجولت بها ولم أجد مدينة لم أحبها .. |
Bu mumyalanmış bir fok ve iç kısımlarda dolanırken yolunu kaybetmiş. | Open Subtitles | إنه ختم محنطة التي فقدت طريقها وتجولت الداخلية. |
Pekâlâ, sert oyuncu. Yanıma bir randevu ayarlasam, geçerken uğrasam ve her şeyin yasal kaldığından emin olsam, ne dersin? | Open Subtitles | حسنا يا لاعب البيسبول، ماذا إذا حصلت على صديق وتجولت بقربكم |
Kızıl Denizi ve Filistin Denizini. | Open Subtitles | البحر الاحمر و بحر فلسطين وتجولت بمدن كثيرة |
Kız kardeşim bana bir araba verdi ve Brezilya'nın kuzeydoğusunu 6 ay boyunca gezdim. | Open Subtitles | اختي اعطتني سيارتها وتجولت في شمال شرق البرازيل ل 6 اشهر |
Ayağa kalkıp, etrafta gezindiğimi ve onları son gördüğüm yere baktığımı hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر اني وقفت وتجولت في المكان وحاولت البحث عن مكان اراهم منه ولكن لا شيء |
Birkaç ay önce bana akciğer kanseri teşhisi konuldu ve bende ölümüne tüttürmek için ormanın içinde daldım. | Open Subtitles | تم تشخيصي بمرض سرطان الرئة قبل بضعة أشهر وتجولت في الغابة لكي أدخن حتى الموت |