Kitaplarımda, algının doğasını ve algılamanın farklı türlerinin, bilmenin ve anlamanın farklı türlerini nasıl yarattığını keşfediyorum. | TED | في كتبي .. انا أستكشف طبيعة الإدراك وكيف أن انماط الادراك تؤثر وتصنع أنماط المعرفة الفهم |
ve böyle bir ürün yarattığınızda, ne olduğu farketmez, parmak izi gibi benzersiz bir şey olmalı. | TED | وتصنع منتج مهما يكن، سيصبح فريد كبصمات أصابعهم. |
“Tüm sanatı gizlemek ve yapılan veya söylenen şeyi çabasız bir şekilde gerçekleşmiş gibi göstermek.” ve bu da cazibenin kritik bir yönü. | TED | لكي تخفي كل الفن وتصنع أي شيء، أو لنقول، تبدو وكأنه بدون مجهود وهذا أحد الجوانب الحساسة في الروعة |
bir gün gelecek ellerini etraflarındaki dünyayı değiştirmek için kullanacaklar. | Open Subtitles | وتصنع الأدوات في يوم ما لتغير بها العالم من حولها |
Yani bunu arkadaki bu cebe yerleştiriyorsunuz ve burada bebek için sıcak bir mikro-çevre yaratıyorsunuz. | TED | ثم، تقوم بوضعها في هذا الجيب الصغير هنا في الخلف، وتصنع بيئة صغيرة دافئة من أجل الطفل. |
Zar şeklinde keser, dilimler ve hemen 30 farklı Fransız usulünde... | Open Subtitles | مكعبات أو شرائح وتصنع بطاطس محمرة في 30 نوع من |
ve bir de şu küçük balığa bak, en dipte, dalgıç adamla meşgul olmaya çalışıyor. | Open Subtitles | والأن انظر الى هذهِ السمكة الصغيرة في الأسفل ، تحاول ان تخرج وتصنع من نفسها شيئاً |
Yarattığı kararsız girdap o cebin içine doğru genişleyebilir ve hatta daha da geniş bir oyuk açabilir. | Open Subtitles | ستتولد دوامة غير مستقرة يمكنها ان تسمح بامداد التجويف وتصنع كهف كبير |
ve sırlarımızı aya ve yıldızlara söylesin, daha önce olduğu gibi. | Open Subtitles | وتصنع خبزنا المحمص السري تحت القمر والنجوم كما نفعل دائما |
ve birbirinin etrafında dönerken çevredeki uzay-zaman yapısını bozup enerji dalgaları oluştururlar. | Open Subtitles | وبينما تدور تشوه النسيج الزمكاني من حولهما وتصنع موجات من الطاقة |
ve bu aile de ileride başka ailelere dönüşecektir. | Open Subtitles | ومِن ثم ستذهب عائلتنا وتصنع عائلاتٍ أكثر. |
Bu sana, o aptal garajdan kurtulmak ve kendi hayatını kurmak için harika bir fırsat. | Open Subtitles | هذه فرصتك لأن تبتعد عن التعرض للعقاب من ذلك الغبي في الكراج وتصنع حياتك الخاصة |
Asla tereddüt etme ve söylenenleri aynen yap. Bu çok önemli. | Open Subtitles | مهم جدا ألا ترتبك ، وتصنع تماما ما يطلبونه منك |
Acaba neden seni süt sağarken ve gübre küreklerken gözümün önüne getirmekte zorlanıyorum dersin? | Open Subtitles | لماذا أجد صعوبة فى تخيُلك تحلب الأبقار وتصنع السماد؟ |
Hayat bazen sizlere sürprizler yapar ve önünüze hiç olmadık kapılar açar. | Open Subtitles | أحياناً تفاجئك الحياة وتصنع طريقاً لم يكن موجوداً من قبل |
Bu ilginç bir biçim almaya başladı, tabanı oymak, girişleri yapmak. | TED | وهذا بدأ يتحول إلى شكل مثير للاهتمام وهي تنحت القاعدة، وتصنع مداخل. |
Hollywood'un oradan hiç kıçını kaldırıp gerçek bir film izlemeye gittin mi? | TED | هل حدث أن انتقلت من هوليود لتذهب وتصنع فيلماً عن شيئ ما حقيقي؟ |
bir sabah güneş doğduğunda dünyayı sıcaklığı ile delecek, tıpkı röntgen ışını gibi. | Open Subtitles | في أحدى الأيام سوف تاتي الشمس وتصنع ثقب نطيف خلال الكوكب مثل أشعة إكس الالكترونية |