"وتعاطف" - Translation from Arabic to Turkish

    • ve
        
    İ.B. programında çalışanlar olarak her haberi duyarlı ve anlayışlı bir şekilde ele almakla... Open Subtitles كلنا هنا فى هذا البرنامج نفخر بقدرتنا على معالجة أى قصة بحساسية وصبر وتعاطف
    Ölen bir arkadaşının arkasından derin üzüntüsünü ve taziyelerini sunduğu zamanki karşılaşmamız haricinde Bay Carwen'le şahsen bir tanışmışlığım yoktu. Open Subtitles ولم أكن ذو معرفة شخصية به بل أنقذت من مواجهة باشرها بحزن وتعاطف عميق لرحيل صديق له
    Aramızdaki, defalarca cadılarla birlikte gördüğümüz ve üzerinde belli belirsiz bir sıyrıkla ortaya çıkan yegâne kişi kim? Open Subtitles من الذي من بيننا في كل مرة ومرة أندمج وتعاطف مع الساحرات وبكل جرأة ؟
    bu bağlantı sistemleriyle bu bağlantı noktalarında yollarımız kesiştiği zaman, birbirimizle konuşma ve bağ kurma şeklimizi de değiştirmemiz gerekiyor nefretle değil, cömertlikle, açık görüşlülükle, nezaket ve anlayışla davranmamız gerekiyor. TED عندما نترابط في تلك مساحات الترابط مبسطة بمنظومات الترابط من اللازم أن نغير الطريقة التي نتحدث مع بعضنا البعض ونترابط ونتعامل مع الآخرين بسخاء وانفتاح ولطف وتعاطف وليس مع كراهية.
    Görüş, anlayış ve empati. İngilizce baş harfleri I, C, E. TED رؤية ورحمة وتعاطف. رؤية ورحمة وتعاطف.
    Ekibinizdeki herkes çok çaba sarfediyorsa ve özellikle iş arkadaşlarınızdan birinin hüzünlü veya endişeli göründüğünü fark ederseniz bunu kabullenebilir, biraz empati yapabilirsiniz fakat sonra onlara, uygulanmaya müsait olan ve tutunabilecekleri bir şey vermeye çalışın. TED إن كان الجميع في فريقك يعملون لساعات طويلة، ولاحظت أن أحد زملائك قلق أو متوتر، احترم مشاعره وتعاطف معه ثم أعطِه حلًا فعالاً يمكن أن يتمسك به.
    Filistinli ve İsrailli politikacıları konuştuğunda genellikle birbirlerini dinlemiyorlar. Ama Filistinli bir okur Yahudi bir yazarın kitabını hala okuyor ve Yahudi bir okur da Filistinli yazarınkini, empati kurarak. TED عندما يتحاور السّاسَة الفلسطينيون والاسرائيليون, فهم غالبا لا يستمعون لبعضهم البعض. إلا أن القارئ الفلسطيني لا يزال يقرأ رواية لمؤلف يهودي، والعكس بالعكس, في ارتباط وتعاطف مع الراوي.
    İnancının sana, sevgini ve merhametini gösterme şansı verdiğine inanıyorum. Open Subtitles وأن إيمانك جعلك تظهر محبه وتعاطف
    Kaosunuzu izleyen herkesin size, direnişinize ve inandığımız şeye sempati gösterdiğini mi sanıyorsun? Open Subtitles هل تظن أن هنالك أحداً شاهد تلك الفوضى التي أحدثتموها... وتعاطف معكم ومع الحركة التي نؤمن بها؟
    Hiçbir kanıt yoktu ve hakim ona yakınlık duyarak iftiradan dolayı net değer olarak %95'ini ona vermiş. Open Subtitles لم يكن هناك دليل لذلك وتعاطف معها القاضي وأعطاها 95% من الثروة بسبب الافتراء عليها
    Bu vinil ve durgunluk '90s apati. Open Subtitles إنّها رائحة (فينيل) وتعاطف آسن اتجاه الثمانينيات
    Barbara'nın takdire şayan vasıfları var... güncel olaylarda geniş çaplı bilgi sahibi ve insanların özel duyguları için derin bir sempati sahibi ki bu, Yahudi dininden olan bir sürü insanın sahip olduğu bir özelliktir. Open Subtitles حسنا، باربرة لم يكن لها هذة المواصفات الجديرة بالإعجاب - معرفة عريضة من الأحداث الحالية... وتعاطف عميق مع مشاعر الناس الداخلية...

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more