Bunu başarmanın tek yolu dünyayı iyileştirmek, başkalarının benzer şekillerde davranmasını önlemek ve şefkat teşvik etmek.'' | TED | الطريقة الوحيدة لفعل ذلك هي تحسين العالم ومنع الآخرين من التصرف بنفس الطرق وتعزيز التعاطف |
Yani asıl önceliğimiz adaletsizliği kaldırıp adaleti teşvik etmek olmalı. | TED | لذلك التخلص من الإجحاف وتعزيز الإنصاف يجب ان يكون من أولوياتنا. |
Anlayışsızlığınız ve bağnazlığınız için ve bu cehaleti bir nesil daha teşvik ettiğiniz için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً لعدم تسامحك وتهصبك الأعمى، وتعزيز الجهل في الجيل القادم. |
Benim görevim başkan yardımcısının seçilmesini sağlamak ve görevi bırakmadan önce geçmişimize bir güzel cila çekmek. | Open Subtitles | عملي المساعدة على اعادة انتخاب نائب الرئيس وتعزيز ارثنا قبل مغادرة المنصب |
Bu yüzden ilk işimiz ulusumuzun okullarını düzeltmek onlara kaynak sağlamak ve onları güçlendirmek için kapsamlı reformlar içeren bir yasa tasarısı hazırlamak olacak! | Open Subtitles | و على ذلك فأول طلب من الأعمال التجارية لهذه الإدارة سيكون مشروع قانون إصلاح تعليمي شامل لإصلاح صحيح، تمويل وتعزيز مدارس أمتنا |
Fark yaratabileceğimi, birlik sağlayabileceğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أني يمكنني التغيير وتعزيز الوحدة |
Fark yaratabileceğimi, birlik sağlayabileceğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أني يمكنني التغيير وتعزيز الوحدة |
Anlayışsızlığınız ve bağnazlığınız için ve bu cehaleti bir nesil daha teşvik ettiğiniz için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً لعدم تسامحك، وتعصبك الأعمى، وتعزيز الجهل في الجيل القادم. |
Yol çukurlarını düzeltip dur işaretleri yerleştirmekten, dost canlısı dayanışma kültürünü teşvik etmeye, Milk kafasında yerel hükûmete daha kişisel bir yaklaşım canlandırdı. | TED | من إصلاح الحفر ووضع علامات التوقف، إلى نشر وتعزيز ثقافة التعاون، تصور ميلك توجهاً شخصياً أكثر فيما يتعلق بالحكومة المحلية. |