Yüzbaşı Gordon, düşmana yardım ve yataklık etmeyi sana yasaklıyorum. | Open Subtitles | نّقيب جوردن، أحذرك من إعْطاء الراحةِ وتقديم المُسَاعَدَة إلى العدو |
"Federal ajanlar bu resmi beyanda özetlenen gerçeklere tanıklık edebilir ve edecektir." | Open Subtitles | عملاء الإف بي آي يمكنهم إنهاء هذا وتقديم الأدلة في هذه الشهادة |
İnsanları çok önemsemek, çok sıkı çalışmak ve kariyerimi aşk hayatımın önüne koymak. | Open Subtitles | أود أن أقول الاهتمام الزائد ، والعمل بجد وتقديم حياتي المهنية على العاطفية |
Bir kez daha Jessica Fletcher yazdigi romani bir kenara birakip güvenlik güçlerine destek vermeye basliyor. | Open Subtitles | الشريف راكبٌ رأسه ومرة أخرى.. جيسيكا فلتشر توجب عليها وضع القصة التي تقوم بكتابتها جانباً وتقديم العون للقضاء. |
Yüzünü bütün Vega'ya asarız ve onu getirene ödül teklif ederiz. | Open Subtitles | نعم، نحن الجص وجهها جميع أنحاء فيغا وتقديم مكافأة لاي الذي يجلب لها في |
Sakin olabilmek ve keyif almak ve şarkı söyleyebilmek çok büyük bir iş. | Open Subtitles | وللتمسك بـ توترهم والاستمتاع به , وتقديم عرض انه كبير , مطلوبً كبير |
Vaaz vermek ve kutsamak için bölgemizdeki köylere sık sık gider. | Open Subtitles | يسافر أغلب الأحيان إلى القرى داخل مقاطعتنا لقراءة القداس وتقديم القرابين |
ve birbirimize bu konuda bir daha konuşmama sözü vererek. | Open Subtitles | وتقديم وعد لبعضها البعض أبدا أن نتحدث عنه مرة أخرى. |
Tek uygun tepki merhamet ve şefkat dolu bir sessizlik olurdu ve işine yarayacak bir yardım olurdu. | TED | الاستجابة المناسبة الوحيدة ستكون الصمت مع التعاطف وتقديم نوع من المساعدة العملية. |
“Yağmur Adam”, kriterlerdeki değişiklikler ve bu testlerin tanıtımının birlikteliği mükemmel bir otizm farkındalığı ve bir ağ etkisi yarattı. | TED | المزيج بين "رجل المطر"، الذي غير المعايير، وتقديم هذه الفحوص خلق شبكة من الإنطباع وعاصفة متكاملة من الوعي بمرض التوحد. |
Ama bir gün, Jenipher'ın oğlu, onu uygulamamızı indirmesi ve kredi başvurusu yapması için ikna etti. | TED | ولكن في يوم ما، أقنعها إبنها بتثبيت برنامجنا على هاتفها، وتقديم طلب للحصول على قرض. |
Öğlen arasında, çoğu öğretmen zamanlarının tamamını pişirilen öğlen yemeğini ve çocuklara servisini kontrol ediyorlar. | TED | في وقت الغداء، كان معظم المعلمين ينفقون كل وقتهم يهتمون بطبخ وجبة منتصف النهار، من إشراف وتقديم للطلاب. |
Cevabı bilmek istiyorlar ve bu kategori doktorlara başka türlü tedavi edilmeyecek şeyi tedavi etme, açıklaması olmayan hastalıkları açıklama olanağı sağlıyor. | TED | يريدون معرفة الإجابة، يتيح هذا التوجه للأطباء معالجة الأمراض المستعصية، وتقديم شرح عن الأمراض المبهمة. |
Önlem ve tedavi servislerini, erken müdahale ve iyileşme desteğini yaymak için kapsamlı bir plan geliştirip uyguladık. | TED | فقد طورنا ونفذنا خطة شاملة لتوسيع خدمات الوقاية والعلاج، وكذلك التدخل المبكر وتقديم الدعم خلال إعادة التأهيل. |
Yönetimlerini iyileştirme ve mali yönetim konularında nasıl yardımcı olabiliriz? | TED | كيف يمكننا مساعدتهم لتحسين نظام حكمهم وتقديم الضوابط والتوازنات؟ |
Her akşam, bölgedeki bir iş kurumu akşam yemeğine sponsor oluyor ve yemeği hazırlaması ve sunması için gönüllülerden oluşan bir grup gönderiyor. | TED | كل ليلة أحد الأعمال التجارية يرعى العشاء ويرسل فريقاً من المتطوعين الذين يساعدوا في صنع وتقديم الوجبة |
İlk olarak, seçilmiş kişiler dört günlük bir orucu ve kan verme ayinini tamamlamak zorundaydı. | TED | أولاً: كان على المختارَين صيام أربعة أيام وتقديم قربان. |
ve yapmam gereken de sadece ayak uydurmaya çalışmak ve hayatlarının bir gününde bu insanların yerinde olmanın nasıl bir şey olduğunun dürüst bir hesabını çıkarmak. | TED | ومسؤولياتي هي مجرد مواكبة وتقديم حساب صداقة من ما يشبه أن يكون هؤلاء الناس، ليوم واحد في حياتهم. |
Bir kez daha Jessica Fletcher yazdığı romanı bir kenara bırakıp güvenlik güçlerine destek vermeye başlıyor. | Open Subtitles | الشريف راكبٌ رأسه ومرة أخرى.. جيسيكا فلتشر توجب عليها وضع القصة التي تقوم بكتابتها جانباً وتقديم العون للقضاء. |
Buraya benim performansımı değerlendirmek ve bulduklarına göre bir tavsiye vermeye geldin. | Open Subtitles | وتقديم توصية مستندة على نتائجِكِ |
Tüm deniz aracı mürettebatını riske atmaktansa ben buraya gözlem yapmaya ve tavsiye vermeye geldim. | Open Subtitles | بدلا من المخاطرة بأكمله طاقم سفينة تابعة للبحرية... أنا هنا لمراقبة وتقديم المشورة. |
Ama nihayetinde bölgemdeki bütün orta seviyeli satıcıları bir araya topladım ve onlara reddedemeyecekleri bir teklif yaptım. | Open Subtitles | ...لكن في النهاية بالتوجه إلى كل التجار من المستوى ... المتوسّط في دائرتي ...وتقديم عرضٍ لا يُمكنهم رفضه |