"وجدنا أن" - Translation from Arabic to Turkish

    • gördük ki
        
    • olduğunu bulduk
        
    • olduğunu gördük
        
    • bulduk ki
        
    Ve sonra, dünyada bu virüsün en önemli, en inatçı ve en zorlu birikim yerlerinden birinde gördük ki; bizi aşımız olması gerekenin yarısı kadar etkiyle çalışıyordu. TED بعد ذلك في واحد من أهم و أكثر البؤر صعوبة و صمودا لفايروس شلل الأطفال في العالم وجدنا أن لقاحنا يعمل أقل مما كنا نتوقع بمعدل النصف
    Partner olmadığı durumlarda da böyle oluyor, orada oturan bir partner yok. gördük ki şempanzeler diğerlerinin TED وهذا ما يحدث من دون شريك، حين لا يكون هناك شريك هناك. وبالتالي وجدنا أن الشمبانزيات تهتم
    Hislerinize, duygularınıza ve hatta vücudunuza eşsiz, doğrudan bir yol olduğunu bulduk. TED حيث وجدنا أن لدينا طريقاً مباشراً وفريداً نصل به لحواسِكم، مشاعركم، وحتي أجسادكم.
    Aileler o konuşmalarla mücadele edebilirler ama bizim için, o bilginin, büyük kararlar konusunda son derece yardımcı olduğunu bulduk. TED فالعائلات تعاني أثناء هذه الحوارات، ولكن بالنسبة لنا، وجدنا أن هذه المعلومات تفيد في إتخاذ القرارات الكبرى.
    Böylece biz, renk bölgesi ve sayı bölgesinin beynin fusiform gyrus bölgesinde yan yana olduğunu gördük. TED وجدنا أن منطقة الألوان ومنطقة الأرقام بجوار بعضها البعض في الدماغ، في التلفيف المغزلي.
    Diğer dosyaları da araştırdığımız da onlarında hatalı olduğunu gördük. Open Subtitles بمجرد أن وجدنا أن ذلك الملف مُزيف نظرنا إلى الملفات الأخرى
    Karmaşıklık arttıkça oluşan sonuçlara baktığımızda bulduk ki, en pahalı bakım en iyi bakım olmayabiliyor. TED كما أننا لقد ألقيت نظرة البيانات حول النتائج التي وصلنا كما التعقد زاد، وجدنا أن رعاية أغلى ليس بالضرورة أفضل رعاية.
    O'Murchu: ve kodu analiz ettiğimizde gördük ki 1.1 versiyonunun önceleri daha az agresif. Open Subtitles وعندما حللنا شفراتها وجدنا أن الإصدارات قبل 1.1 كانت أقل عدائية
    gördük ki; daha mutlu veya başarılı olan belli bir nesil yok. Ancak bireyler teker teker incelendiğinde zaman ilerledikçe verdikleri sonuçlar deney başında verdikleri sonuçlara göre daha pozitif. TED للأفراد، وجدنا أن ليس هناك جيل بالتحديد يتفوق على الأجيال الأخرى، بل هناك أشخاص معينون دائما من يقدمون نسبة أعلى في معايشة التجربة بشكل إيجابي.
    İzotop izleyicimizi kullanarak gördük ki, ana ağaçlar fazla karbonlarını mikorizal ağ üzerinden küçük fidelere aktarıyorlar. Biz bu yolla küçük bireylerin hayatta kalma şansının dört kat arttığını gördük. TED وباستخدام الوسم النظيري لدينا، فقد وجدنا أن الاشجار الأم سترسل الكربون الزائد الخاص بها خلال شبكة الفطريات الجذرية إلى شتلات تحت الغطاء النباتي، ولقد ربطنا ذلك مع زيادة بقاء الشتلات بأربع مرات.
    Sonrasında içerikteki bu rakamları araştırdığımızda gördük ki hedeflenen endüstriyel kontrol sistemine bağlı olmak zorundaydık frekans çeviriciler gibi bir şeydi iki belli üreticiden, bir tanesi İran'da. Open Subtitles وعندما بدأنا البحث عن هذه الأرقام السحرية في نفس السياق وجدنا أن ما يجب أن يكون متصلاً بأجهزة التحكم الصناعية وهو ما كان مُستهدفاً
    gördük ki; çoğu kişi şifrelerini bir yere yazmamaları gerektiğini biliyordu ve sadece yüzde 13'ü yazıyordu. Fakat endişelendiren husus yüzde 80'inin eski şifrelerini tekrar kullandığını söylemesiydi. TED وجدنا أن معظم الناس اكتشفوا أنه لم يكن من المفترض أن يدونوا كلمات المرور الخاصة بهم وأن 13% منهم فقط فعلوا ذلك لكن المزعج أن 80% من الناس قالوا أنهم كانوا يعيدون استخدام كلمات المرور
    Daha derine inip daha detaylıca çalışmaya başladığımızda, bunun yasadışı bir eylem olduğunu bulduk. TED الآن، عندما بدأنا العمل بصورة أعمق والحفر أعمق، وجدنا أن ذلك ليس عملاً قانونياً.
    Hatta kullanıcı tabanımız arttığından oranın yüzde 75 civarında oldukça istikralı olduğunu bulduk. TED في الواقع، عند اتساع قاعدة مستخدمينا، وجدنا أن النسبة ثابتة تقريبًا عند 75 بالمائة.
    Bilgisayar bilimi bölümüne kayıtlı kişiler tarafından oluşturulan şifreleri, ticaret okulundakilerin şifrelerine oranla 1.8 kat daha güçlü olduğunu bulduk. TED وجدنا أن كلمات السر التي أنشأها الأشخاص المنتسبون إلى كلية علوم الحاسوب أقوى 1.8 مرة مقارنة بالمنتسبين إلى كلية إدارة الأعمال
    Birkaç farklı çalışma yaptık ve banka ödemeleri dışında insanların pişman olduğu tek harcamanın dışarıda yemek olduğunu bulduk. TED لقد أجرينا العديد من الدراسات المتنوعة وجدنا أن في مقدمة الأشياء التي يشتريها الأشخاص ويندمون، بعد الرسوم المصرفية، تناول الطعام في الخارج.
    İki benzer anısı olduğunu bulduk. Open Subtitles وجدنا أن لديه ذاكريتين مختلفتين..
    Fakat bir çalışmada, dikkatlilik eğitiminin sigarayı bırakmada, altın standart yönteminden iki kat daha iyi olduğunu gördük. TED لكن في إحدى الدراسات، وجدنا أن التدريب الذهني كان جيداً وبمثابة الذهب ضعف العلاج العادي في مساعدة الناس في الإقلاع عن التدخين.
    Bu gerçekten ağır bir dava, bu yüzden müzik dünyasında, klasik ticari yayın sistemi tarafından çok iyi hizmet verilmediğini ve bazı bozuklukların olduğunu gördük. TED انها منطقة قابلة للمقاضاة بشكل كبير لذلك وجدنا أن هناك كوة في عالم الموسيقا لم تخدم بشكل جيد بشكل فظيع بالنظام التقليدي التجاري للنشر
    ürünü. Şimdi, bulduk ki nehrin içinde ve çevresinde--bunu National Geographic'den Dr. Spencer Wells, ve UC Davis'den Dr. Jon Eisen ile birlikte bulduk-- nehir ve çevresinde yaşayan, yaşamış olan yeni yaşam formaları ve de eşsiz türler keşfettik. TED حالياً، وجدنا أن في النهر وحوله -- هذا هو العمل مع الزملاء من ناشونال جيوغرافيك، د. سبنسر ويلز، ود. جون إيسن من جامعة كاليفورنيا - دافيس - نحنُ سجلنا وراثياً أشكال الحياة لأُلفاء الظروف القاسية التي تعيش في النهر وحوله، ووجدنا أشكال حياة جديدة، كائنات حية نادرة تعيشُ في النهر الذي يغلي.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more