"وجدوا أن" - Translation from Arabic to Turkish

    • olduğunu
        
    • buldular
        
    Türkler, alttan tünel kazmayı denemiş; ama temellerin çok sağlam olduğunu anlamıştır. TED حاول الأتراك حفر سرداب تحت الأسوار ولكنهم وجدوا أن الأساسات شديدة الصلابة
    Ve yine, bilim bu konuya el attığında, anne ve babanın haklı olduğunu anladılar. TED ثم عندما تبحر العلماء بهذا المجال، وجدوا أن الأمهات والأباء على حق.
    Üst yönetim kaybına bağlı olan birinci sebebin mantıksız, kaba ve zorba stiller olduğunu buldular. TED وجدوا أن السبب الأول للفشل التنفيذي هو الأسلوب المتبلد الوقح المتنمر.
    Ama belki de en önemlisi, ödüllerin ileriki bir tarihe vaadedilmesinden ziyade anlık verilmesi gerektiğini buldular. TED ولكن الأكثر أهمية أنهم وجدوا أن المكافآت ينبغي أن تكون فورية بدلًا من إرجائها إلى وقت آخر.
    Haftada 75 ve üzeri saat çalıştıklarını iddaa eden insaların yaklaşık 25 saatinin yok olduğunu bulmuşlardı. TED وجدوا أن الناس تطالبُ بأكثر من 75 ساعة عمل أسبوعيًا كانت أكثر من المعتاد بحوالي 25 ساعة.
    Onun içini açtıklarında, midesinin plastikle dolu olduğunu gördüler. TED فحينما فتحوها وجدوا أن أمعائها مليئة بالمخلفات البلاستيكية
    Bilim adamları, yerçekimi ve elektromanyetizmanın dışında evreni yöneten başka kuvvetler de olduğunu buldular. Open Subtitles العلماء وجدوا أن الجاذبية والكهرومغناطيسية ليستا القوى الوحيدة التى تحكم الكون
    Buradan anlıyoruz ki Google şefkatli bir şirket, çünkü Google'cılar şefkatin eğlenceli olduğunu keşfettiler. TED إذا يتضح لنا، أن جووجل شركة تتمتع بال"التعاطف والتراحم" لأن أبناء جووجل وجدوا أن "التعاطف والتراحم" ممتعا.
    Ve ülke boyunca bölgelerde, küçük ve büyük, her kim bu değişikliği yaptıysa onlar, bu korkuların genellikle yersiz olduğunu buldular ve öğrencilerin sağlığına ve performansına ve bizim toplu halk güvenliğimize olan muazzam faydaları daha ağır basmaktadır. TED وفي مختلف المناطق عبر البلاد، كبيرة كانت أو صغيرة، والتي تطبق هذا التعديل، وجدوا أن تلك المخاوف لا أساس لها في الغالب ولا تذكر مقارنة بفوائدها العظيمة على صحة الطالب ومردوده في الفصل وكذا على أمننا العام الجماعي.
    Aslında 80 ülkede yapılan yakın zamanlı bir çalışma ışık kirliliğinin, obezite oranında yüzde 70'in üzerinde payı olduğunu gösterdi. TED في الحقيقة، في دراسة حديثة وجدوا أن التلوث الضوئي ساهم لأكثر من 70% في معدلات البدانة في 80 دولة،
    Richardson, Buloz ve Henry, ajansları tarafından çalıştırılan 2589 işçi arasında pratik yapay zeka puanına göre kıyaslama yaptılar, yöneticilerin 84, şeflerin ve ustabaşlarının 78, normal işçilerin ise 74 olduğunu buldular. Open Subtitles ريتشاردسون، بلوز هنري وشركاه وجدوا أن من بين 2589موظف ممن يعملون بشركاتهم، وجدوا أن الروؤساء التنفيذيين معدل ذكائهم العملي 84
    Bazı şeylerin daha karmaşık olduğunu buldu. Open Subtitles و وجدوا أن الأشياء أكثر تعقيداً بكثير.
    Olay yerinin oynanmış olduğunu düşünüyorlar. Open Subtitles - يا إلهي. وجدوا أن مسرح الجريمة كان على مراحل.
    Birkaç yıl önce yeni bir akciğer kanseri ilacı değerlendiriliyordu ve araştırmacılar küçülen tümörlere baktıklarında %82 sinin kadınların olduğunu buldurlar. TED منذ عدة سنوات كان يتم تقييم عقار جديد لسرطان الرئة. وحينما نظر الباحثون إلى المرضى الذين انكمش لديهم الورم، وجدوا أن 82% منهم نساء.
    Araştırmacılar parkların olduğu ve olmadığı muhitlere baktığında sosyoekonomik faktörleri de belirledikten sonra, parkların olduğu muhitlerin daha yüksek bir sosyal güvene sahip olduğunu ve politik olarak kendilerini daha iyi savunabildiklerini bulmuşlar. TED وعندما نظر الباحثون إلى الأحياء التي تحتوي على حدائق مقابل الأحياء دون الحدائق بعد ضبط العوامل الاجتماعية والاقتصادية وجدوا أن الأحياء التي تحتوي على حدائق لديها مستويات أعلى من الثقة الاجتماعية وكانت أكثر قدرة على الدفاع عن نفسها سياسياً.
    Spor ayakkabı üreticisi bana eğer Puma'nın veya Adidas'ın taklit edildiğini ve kendilerininkinin taklit edilmediğini tespit ederlerse birşeyleri yanlış yaptıklarını öğrendiklerini söyledi. Bu nedenden dolayı taklit ürünleri ve bu taklit ürünleri alan insanların kendi müşterileri olmayacaklarını bildikleri halde takip etmenin kendileri için çok önemli olduğunu söylediler. Çünkü kendi müşterileri gerçek anlaşma isterler. TED مصنعوا الأحذية أخبروني أنه إذا وجدوا أن بوماس تكون مقرصنة أوأديداس تقرصن وأحذيتهم الرياضية لم تقرصن يعرفون بأنهم فعلوا شيء خاطئا (ضحك) لذلك إنه من المهم جداً لهم أن يتابعوا القرصنة بالضبط بسبب هذا، والأشخاص الذين يشترون والمقرصنين، هم ليسوا عملاءهم لهم على أي حال لأن عملاءهم يريدون الشيء الحقيقي.
    Nöropsikologlar beyinde, insanların diğer insanların hareketlerine kendi hareketlerine verdiği karşılık ile aynı karşılığı veren nöronlar buldular. TED علماء فسيولوجية الأعصاب وجدوا أن بعض الأعصاب في الدماغ تستجيب إلى أفعال الأشخاص الأخرين بنفس الطريقة التي تستجيب بها إلى أفعالنا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more