Test ettikleri şeyleri ve buldukları ilginç sonuçları anlatmaya başladı. | TED | وبدأ بإخباري ببعض الأمور التي اختبروها والنتائج المهمة التي وجدوها. |
Ama altı hafta sonra onu sağlıklı ve iyi bir durumda Tokyo'da buldular. | Open Subtitles | بعد ستة أسابيع وجدوها حية وبخير تخدم الموائد ، في منطقة طوكيو الصغيرة |
Wykagil'de balık tutan çocuklar onu bulmuşlar. | Open Subtitles | لقد وجدوها بعض الاطفال كانوا يصطادون بقرب النهر هناك |
Minibüsünde bulunan onca kanıttan sonra sanırım başka da bir şansı yoktu. | Open Subtitles | أعتقد لم يكن لديه خيار، بعد كل هذه الادلة التى وجدوها بسيارته |
Annesi ve babası, cesedini ağaca asılı bulmuş. - İçi dışına çıkmış. | Open Subtitles | أبوها وأمها وجدوها معلقة على شجرة مجاورة للبيت بالخارج |
Annem bunu Shadowbrook Yolundaki eski bir evde bulduklarını söyledi. | Open Subtitles | امي قالت بأنهم وجدوها في بيت قديم على طريق شادوبروك |
bulduklarında, helikopterle vahşi atları arıyorlarmış. | Open Subtitles | كانوا يبحثون بمروحيتهم عن أحصنة برية عندما وجدوها |
Parmak izini buldukları yer patlayıp da bir hademeyi öldüren bombanın bir parçası. | Open Subtitles | بصماتُها هي التي وجدوها على شظية من شظايا القنبلة التي إنفجرت وقتلت البواب |
Matty insanları, buldukları fotoğraf makinelerini, taşınabilir bellekleri öksüz kalan fotoğraflarla kendisine yollamaya davet ediyor. | TED | يدعو ماتي الناس لإرسال آلات التصوير الرقمية التي وجدوها إليه، شرائح الذاكرة التي فقدت بصور يتيمة. |
Ve buldukları sonuçlar bence inanılmaz etkileyici bir şekilde basit ve ilginç. | TED | والنتائج التي وجدوها أعتقد بأنها مثيرة للغاية وبسيطة ومثيرة للاهتمام. |
Onu Ritz Oteli'nde yarı çıplak ve uyuşturucu almış bir şekilde buldular. | Open Subtitles | لقد وجدوها فى فندق " ريتز" نصف عارية على الفراش و مخدرة |
Dona Elvira'yı mezartaşının altında igrenç paraphernal'ının arasında buldular | Open Subtitles | لقد وجدوها تحت شاهد القبر محاطة بجَهازها المبتذل |
Onu küvette çıplak buldular. Etrafı kirletmek istememiş. | Open Subtitles | لقد وجدوها عارية بالحمام لم ترد حتى احداث فوضى |
Sabah onu mutfakta, öylec oturup şarkı söylerken bulmuşlar. | Open Subtitles | في الصباح، وجدوها في المطبخ، جالسة هناك تغني. |
Sanırım parayı sağ cebinde ve anahtarları sol cebinde bulmuşlar. | Open Subtitles | أعتقد أنهم وجدوا المال في جيبه الأيمن و المفاتيح وجدوها في جيبه الأيسر |
Sağlık ekipleri onu baygın bir şekilde bulmuşlar, kafasına sağlam bir darbe almış. | Open Subtitles | المسعفون وجدوها فاقدة الوعي ضربة قوبة ومباشرة على الرأس |
Ailenizin oturduğu evde bulunan dergiler? | Open Subtitles | ماذا عن تلك المجلات التى وجدوها فى شقه والديك ؟ |
Paraşüt bombalarında bulunan patlayıcılar 20 yıl önce senin patlattığın bombalardaki patlayıcı bileşim ile aynı. | Open Subtitles | المتفجرات التي وجدوها في كل المظلات لديها نفس مكونات المتفجرات التي وضعتها منذ 20 عاماً. |
3 gün sonra cesedinden arda kalanları, yakındaki bir parktaki koşucular bulmuş. | Open Subtitles | بعد 3 ايام المتريضون وجدوها أجزاء منها في حديقة قريبة |
Veya polis onu ölü bulduklarını söyleyecek. | Open Subtitles | أو أنهم الشرطة يريدون أن يخبروني أنهم وجدوها ميتة |
Ama onu bulduklarında gerçekten çok kötü görünüyormuş. | Open Subtitles | ولكن عندما وجدوها , كانت حالتها سيئة للغاية |
Ama bulurlarsa onlar bir şey yapacaklar. Ben yapabiliyorsam, onlar da yapabilir. | Open Subtitles | لكنهم سيفعلون إن وجدوها و إن تمكنت أنا من ذلك فهم يستطيعون |
Şimdi arabası burada park yerinde bulundu. | Open Subtitles | حسنا الآن ، سيارتها وجدوها في الموقف هنا |
Kızı bulan çocuklar da buradan girmiş. | Open Subtitles | الأطفال الذينَ وجدوها تسللوا إلى هنا من خلالها |
Acaba hala o evin zemininde yatıyor mudur yoksa şu ana kadar bulunmuş mudur, merak ediyorum. | Open Subtitles | أتساءل أنها لا تزال مرمية هناك فى المنزل و هل وجدوها الآن |
Anne babası eve döndüğünde onu gülümser ve şarkı söyler halde buldu şimdi gördüğün gibi. | Open Subtitles | لكن عندما عاد والداها الى البيت وجدوها كما هي الان وكما انت رأيتها تبتسم وتغني |
Onu bulmaları halinde bizimle temasa geçmelerini söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم أن يتصلوا بنا فى حالة وجدوها |